O güzel atlara binip giden o güzel insanlardan biriyle, Aziz Nesin'le ve onun kıymetli bir eseriyle tekrar beraberiz sevgili okur dostlarım...
Son günlerde 'timeline'larımızın bu değerli aydınımız ve onun eserleriyle dolup taşmasına vesile olan #28388406 etkinliğini tertip eden
Vahşet nedir? Sınırları var mıdır?
Keyifle okuyacağınız bir inceleme yazmayı çok isterdim, size güzel şeyler anlatmayı, tarifsiz duygulardan bahsetmeyi.
Üzgünüm, çünkü 15 yaşındaki bir kız, sokaklarda oyunlar oynaması gereken bir kız, saçlarını annesine ördürüp okula gitmesi gereken bir kız, güzel güzel elbiseler giyip seke seke gezmesi gereken
Meyra..
İlk incelememe kitaba konu olan 'Srebrenitsa katliamını' kısaca açıklayarak başlamak istiyorum. Yugoslavya, bünyesinde birden fazla din ve birçok etnik grup barındıran bir ülkeydi. Bu etnik gruplar daha fazla birarada kalamadı ve birkaçı bağımsızlığını ilan etti. Bunlardan biri de 5 Nisan 1922 yılında bağımsızlığını
"Ya Kahhar" ismini zikredelim
Fetih süresini okuyalım
Dua edelim, yürekten ama...
Kardeşlerimiz için
Çocuğunu kaybeden anneler için
Yetim kalan çocuklar için
Biz varız,Var olmaya devam edeceğiz
İslam'ın nuru hiç sönmeyecek, söndüremeyeceksiniz!!!
Korkaksınız hemde çok korkaksınız
Sadece silahlarınıza güveniyorsunuz
Ama gerçek şu ki ortada yoksunuz
Sizler bir hiçsiniz
Kahrolsun İsrail
Yıkılasın İsrail yıkılasın ,yıkılasın!!!
2015’te Nobel Ödül Komitesinin Aleksiyeviç' i seçmesini kimse beklemiyordu. O vakte kadar sadece 5 adet kitap yazmış, bunlardan sadece iki tanesi İngilizceye çevrilmişken Aleksiyeviç'i kim bilebilirdi? Yeni bir edebi tür yarattığı gerekçesiyle ödüle layık görülen yazarın kitapları diğer dillere çevrilince ödül komitesinin kararının ne kadar
Beni merak ediyorsanız bu resimden bana bakın.
dropbox.com/s/josp2eiqbczyc...
Üzerimde duran küllük, yeşile çalan taşlı çakmak ve yarım bırakılmış bir Maltepe sigarasından ibaret. Gerisi alabildiğine toz, toprak. Unuttular bizi, işe yarar yanlarımızı söküp bir boş tarlaya çektiler hurdamızı. Şimdi kurda kuşa yuva
Her evde bir telaşe var, bütün evlerin ışıkları yanıyor. Yine gelmiş "ya şehr_i ramazan".
Her aile toplanacak yine bir masanın başında, tebessümler konucak yüzlere.
Ve yine unutulacak yetim bırakılan çocuklar sokaklar da . Anne şefkatini arıyacak bir kaldırım taşında. Ağlıyacak kimsesiz kalan yüreğiyle elinde ekmekle koşan çocuğun arkasından. Ağla çocuk vallahi yetimleri gözeten PEYGAMBER (s.a.v) göç edeli çok oldu!❁
şu dünyanın haline bir bak, bütün o zenginler, silah satıcıları, katillere silah satıp, ailelerin ölümüne sebep oluyorlar, sonra arkada kalan yetim çocuklar için üç kuruşluk yardım kampanyaları düzenleyip günah çıkartıyorlar.
"Bizim Kemalettin Tuğcu’larımız vardı…
Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı.”
Yılmaz Erdoğan
Öncelikle kendi hayat hikayesi film tadında olan yazarımızı tanıyalım.
"Ayakları içe dönük sakat olarak doğmuştur. Babası kendisinden 16 ay büyük olan ağabeyi Nurettin'e ders verirken o da okuma yazmayı öğrendi. Sakatlığı yüzünden okula devam
Şeytan Ve Genç Kadın Roman Eleştirisi
Bir insanın hikayesi bütün insanlığın hikayesidir. (29)
Simyacı romanıyla tanınan Brezilyalı roman ve söz yazarı Paulo Coelho’un 2000 yılında yazdığı Şeytan Ve Kadın eseri bir üçlemenin son kitabıdır. Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım, Veronika Ölmek İstiyor ve son halka Şeytan Ve Kadın.
Roman en
Herkese selamlar, Jenni Fagan’ın Panoptikon isimli romanından bahsetmek istiyorum.
Yazarın ilk romanı olan Panoptikon, beklenen öncül olan ve arka planda tutulan suçla pek alakası olmayan bir ceza hikayesidir. Bebekliğinden beri koruyucu aile bakımına girip çıkan ve anlatıcının hesaba katmadığı kadar uzun yıllar boyunca seri suçlu olarak kalan on beş yaşındaki yetim Anais Hendricks'in hikayesini anlatıyor. Kurumun adı Panoptikon,Jeremy Bentham'ın on sekizinci yüzyıl tasarımı ve bunun sosyal ve psikolojik etkileri üzerine düşünmeye davet ediyor.
Yazarın kısa ve etkileyici cümlelerini aşırı argo kullanması bence gölgeliyor. Anais’in ruh halini bu derece ergen yeraltı edebiyatı argosunu kullanmadan rahatlıkla verebilirdi ki çoğu yerde bunu yapmış. Romanın kurgusu da finali de çok iyi. Roman sistemi sorguluyor ve toplumun gözden çıkardığı bu insanların, sistemin darbeleriyle çıkış yollarının kapandığını inandırıcı olarak anlatıyor.İlk başlarda yazarın argo konuşmalarından epeyce rahatsız olduğumu belirtmek isterim, sonrasında romanın has kızının ve esas oğlanın toplumdan ayrıştırılmasının ve sürekli yetimhanede veya sokaklarda yaşan çocuklar olduğunu göz önünde bulundurarak olaya biraz daha ılımlı yaklaşmamı sağladı. Bu kitabı tavsiye ediyorum lakin çelik gibi bir psikolojiye sahip olduğunuz zaman okuyun.
PanoptikonJenni Fagan · Sel Yayıncılık · 201534 okunma
Spoiler.
Karıncayı tanırsınız:
Minimini bir hayvandır;
Gayet tutumludur, yalnız
Pek bencildir; bu bir kusur,
Bencil olan zalim olur.
Bir gün ağustosböceği…
Tevfik Fikret, Ağustosböceği ile Karınca
Lise edebiyat kitabını açın. Sayfaları karıştırmaya başlayın. Önce halk edebiyatı, divan edebiyatını göreceksiniz. Ardından Tanzimat, Servet-i
1854 ve 1929 yıllarında Amerika`da " Öksüzler Treni " adı verilen bir tren varmış. Bu trende 200 binden fazla öksüz/ yetim çocuk sokaklardan toplanarak bu trene bindirilip yeni ailelere sahip olmaları için Orta Batıya götürülmüşdür. Ne yazık ki, çocuklar için her şey kolaylaşmak yerine bazen daha da kötüleşmiş... Tren bir istasyonda
Bir adam TEYZESİNDEN ikinci tabak patates kızartması isteyemediğinde annesinin öldüğünü “anladığını” anlatıyordu. Kocaman adam değil küçük bir çocuktu ekranda ağlayan.
O çocuklar yine var; “anneler günü” deyince, altmış yaşında bile olanı “çocukça” incinecek, biliyorum.
Bir de annesi var olduğu halde, olmayan; bir de belki her gün annesinin
Sahaflardan kitap satın almayı, sahaflarda kitap aramayı ve yeni yazarlar keşfetmeyi seven biriyim. İlhami Bekir Tez ile de sahaflar sayesinde tanıştım. Dün gece okumadığım kitaplara göz atarken Panait İstrati ve İlhami Bekir Tez kitaplarını elime aldım. "Taşlıtarladaki Ev" kitabı çok az okunmuştu hatta İlhami Bekir Tez'in kendisi bu