Güldü. Ama sevgiyle, umut ve neşeyle tebessüm eder gibi değil. Bir ihanet karşısında acı ve pişmanlıkla gülümser gibi. Yine de bana yetti bu gülüş. O kadar güzel geldi ki hem de; tıpkı günün tepenin ardından kendini gösterişi gibi, ayın güneşle dünya arasından çekilip aydınlığı serbest bırakışı gibi. Kahroluyordum onun gülüşünün güzelliğiyle. "Allahım," diyordum her seferinde, "kötüleri yarattın, ona razıyım. Ama bu kadar güzel gülenlerini niye yarattın?"
Julia, ona doğru kıvırta kıvırta yürürken Clay'in göğsünden bir hırıltı yükseldi. Onun mükemmel be- deni; Clay'in hiçbir zaman bıkmayacağı bir şeydi. Julia durdu, ellerini onun omuzlarına koydu ve göğüsleri Clay'in yüzüne değene kadar eğildi. Bir sıcaklık tüm bedenine yayıldı ve Clay, ona ulaşmaya çalıştı, ona dokunmaya can
Sayfa 293
Reklam
“Dolayısıyla Beyin veriyi kabul etti ama kolay olmadı. Ölüm geçici ve önemsiz de olsa, dengesini hafiften bozmaya yetti.“ Sakince açıkladı. “Gerçeklikten bir nebze kaçmak için kendine mizah yeteneği edindi. Eşek şakaları yapmaya başladı.“
Sıkıntı canıma yetti, ama ne istediğimi bilemiyorum. En iyisi düşünmemek…
Kadın şımdı delicesine çırpınmaya başlamıştı. Ayaklarıyla yerdeki samanları dövüyor, var gücüyle Lennie'nin elinden kurtulmaya çalışıyordu. Lennie'nın ağzına kapadığı elinin al- tından boğuk bır çığlık yükseldi Lennie korkudan ağlamaya başladı. "Ne olur yapma böyle," diye yalvardı kadına. "George kötü şey yaptığımı söyleyecek. Tavşanlara bakmama izin ver- meyecek." Kadının ağzına kapadığı elını biraz kaldırır gibi ol- du ama boğuk bir çığlık daha duyuldu. İşte o zaman Lennie öfkelendı. "Yetti ama," dedi. "Bağırmanı istemiyorum. Aynen George'un dediği gibı başımı belaya sokacaksın. Yeter artık, sus." Kadın hâlâ çırpınıyor, dehşetle büyüyen gözleri yuvala- rında dönüyordu. Lennie onu sarsmaya başladı, çok kızmıştı. "Bağırma," diyerek var gücüyle onu silkeledi. Ansızın kadının vücudu cansız bır balık gibi düşüp kaldı. Artık çırpınmıyordu da; Lennie boynunu kırmıştı çünkü.
Sayfa 103Kitabı okudu
"Acı bir deneyimdi ama dersimi almama yetti."
Sayfa 6 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
"Saniyenin onda biri kadar göz göze geldiler, ama bu kadarcık bir süre bile Winston'ın, O'Brien'ın kendisi gibi düşündüğünü anlamasına yetti;"
Kayra’nın evi, dünyada yazılabilmiş en iyi kitap artık küllerden oluşan bir kaleydi. Ve bu külden kaleyi devirmem için sadece üflemem yetti... Kayra o günden sonra yazmadı ve hiçbir yere evim, demedi. Ama eminim ki, o evi rüyasında görüyor her gece. Yaşadığı yorucu ve nedensiz hayatı bitirip gözlerini kapatıyor. Ve evinde açıyor gözkapaklarını. Hiçbir şey değişmemiş. Onu bekliyor. Yaşarken, ayaktayken ne kadar kan kaybetmiş olursa olsun, düşünceleri onu ne kadar hasta etmiş olursa olsun uyuyup kapısından girdiği evinde içkisini içerken, hep özlemini duyduğu ve uyanıkken asla kavuşamayacağını bildiği huzuru yaşıyor. Belki de kendini mutlu bile hissediyor.
Allahım… Ben ki sana bunca platoniğim ama canıma yetti artık. Valla bak biz mi düşeceğiz hep iskelelerden Başlarına yık şunların bu metropolleri.
Sayfa 26
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.