Bu adamlar demek ki hücumlarıyle beni öyle yordular ki, sersem tavuğa çevirdiler. Zavallı ancak yine celsede ku- laklarımı tıkayarak dinlenmeye vakit bulabildim. Artık demek son derece sürmene idim. Dur durak yok ki... Gece de muttasıl çalışıyorum. Uykum az. Ekseriya şafak sökerken yatıyorum. Bir defa şafakla yattım. Geldiler uykudan uyandırdılar. Saate baktım, ancak bir çeyrek uyumuşum. Şurası garip ki bunların mükafatını İsmet'in ve Mustafa Kemal'in düşmanlıkları ile gördüm. Bana günde sekiz İngiliz veriyorlardı. Otel, yemek parası gibi masraflarım vardı. Bizden sonra adî işlere giden kâtiplerine bile oniki İngiliz yevmiye verdiler. Bugün de Paris'te vatancüda, maişet sıkıntısı içinde garip yaşıyorum.
Sayfa 169 - Vatancüda: Yurdundan ayrı kalmışKitabı okudu
Hem muvakkaten onu unutan ve gizlenen dünyâyı, o dahi unutup, dertlerini kalbin ağlamasıyla dergâh-ı Rahmet'te döküp, hem ne olur ne olmaz, ölüme benzeyen uykuya girmeden evvel son vazife-i ubûdiyetini yapıp, yevmiye defter-i amelini hüsn-ü hâtime ile bağlamak için salâta kıyam etmek; yânî ~bütün fâni sevdiklerine bedel bir Ma'bud ve Mahbûb-u Bâkî'nin ~ve bütün dilencilik ettiği âcizlere bedel bir Kadîr-i Kerîm'in ~ve bütün titrediği muzırların şerrinden kurtulmak için bir Hafîz-i Rahîm'in huzuruna çıkmak...
Reklam
Hem Hoca Hem Talebe Maaş Alırdı
Gazi Ahmed Paşa Medresesi'nin, Osmanlı eğitim sistemi içerisinde üst seviyede olduğu, müderrisinin maaşından bellidir. Osmanlı eğitim kurumlarının seviyesi, müderrisinin maaşına göre belirlenmekteydi. Bu nedenle ellili medrese grubunda olan Gazi Ahmed Paşa Medresesi, 15 kişilik öğrenci kontenjani ile ciddî bir eğitim yuvası hâline gelmişti. Talebelere verilen günlük 2 akçe yevmiye, günümüzde yükseköğretim sisteminde uygulanan burs sisteminin aynısıdır. Görüldüğü üzere vakıf medresesi, hem müderrisini hem de talebesini maaşa bağlamak suretiyle onları maddî kaygılardan uzak tutmuş görünmektedir.
Dokumacı, "Savaşta." diye karşılık verdi, "güçlüler güçsüzleri, barışta da zenginler fakirleri köleleştirir. Yaşamak için çalışmak zorundayız, fakat bize o kadar düşük yevmiye veriyorlar ki, resmen ölüme terk ediliyoruz. Biz onlar için bütün gün eziyet çekerken onlar kasalarına altın yığıyor, bu arada çocuklarımız vakitsizce çöküyor ve sevdiklerimizin yüzü katılaşıp canavarlaşıyor. Üzümleri biz eziyoruz, şarabı başkaları içiyor. Darıyı biz ektiğimiz halde tabaklarımız bomboş. Zincirlerimiz olduğu halde kimsenin gözü onları görmüyor, köle olduğumuz halde insanlar bizi hür sanıyor."
Sayfa 117Kitabı okudu
İskân işlerinin istenilen düzeyde hızlı ve verimli olmamasında iskân memurları ile mahalli yönetimlerin, Konya'da olduğu gibi, birtakım gevşeklikleri olmakla birlikte bizzat muhâcirlerin de tutumu işleri zorlaştırmaktaydı. Hatta bazı muhâcirler iskân olunmadıkları takdirde sürekli yevmiye alacaklarını düşünerek, hükümetin yaptığı teklifleri reddetmekteydiler.¹¹⁰
Sayfa 135 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Şu sabahki bahsettiğim biz bu işe nasıl başladık anlatayım mı? Çok ilginizi çekecek... Yani tabii çekirdekten zaten biz bu işin içerisindeyiz baba mesleği de, ben küçüktüm daha, hazırdan yiyorum.. Neyse biraz büyüdüm hem okul, hem kendi gelişimim vs, hem de babamların yanına takılıyorum yardım etmeye çalışıyorum.. Fakat abim bana hiç
Reklam
369 öğeden 321 ile 330 arasındakiler gösteriliyor.