Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Hayır. Asla, uykuya dalarken bile olsa artık beni hiçbir şey şaşırtamaz demeyeceğim böbürlenerek. Hayır. Bir yıl geçti, bir yıl daha geçecek ve bu da geçen yıl gibi bir yığın sürprizle dolu olacak. Demek ki öğrenmeye boyun eğmek gerekiyormuş.
Sayfa 85
"Rahibe olmamayı ister miydin?" "İster miydim! Elbette! Bir domuz çobanıyla evlenip domuz çukurunda oturmayı tercih ederdim. Hiçbir Allah'ın kulunun gelmediği insanı yok eden bu eski çöle, bütün yaşadığım günler boyunca, bir yığın kadınla birlikte diri diri gömülmektense her şey olmayı tercih ederdim!.."
Sayfa 177 - Metis Yayınları, Yedinci Basım: Temmuz 2023Kitabı okuyor
Reklam
İş insanı temizliyor, güzelleştiriyor, kendisi yapıyor, etrafıyla arasında bir yığın münasebet kuruyordu. Fakat iş aynı zamanda insanı zaptediyordu. Ne kadar abes ve mânasız olursa olsun bir işin mesuliyetini alan ve benimseyen adam, ister istemez onun dairesinden çıkmıyor, onun mahpusu oluyordu. İnsan kaderinin ve tarihin büyük sırrı burada idi.
Sayfa 351
En iyisi düşünmemekti. Kaçmaktı. Kendi içime kaçmak. Fakat bir içim var mıydı? Hattâ ben var mıydım? Ben dediğim şey, bir yığın ihtiyaç, azap ve korku idi...
Ahmet Haşim – Merdiven Şiiri
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak… Sular sarardı… Yüzün perde perde solmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta… Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller, Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta… Ahmet Haşim (1887, Bağdat – 4 Haziran 1933, Kadıköy)
" Kendilerinin bile açıkça anlayamadığı bir yığın düşünce yüzünden birlikte olmalarını engelleyen şu huzursuzluktan, şu utançtan kurtulmaları için ufacık bir mutluluk yeterdi aslında. "
Sayfa 531 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dikkat edilirse, Atatürk değil, hep Mustafa Kemal diyorum. Çünkü altmış yıldır Atatürk diye diye, bayağının bayağısı hamasi sözler söylendi, berbat bir edebiyat yapıldı. Atatürk adı bir yığın çıkarcı politikanın ağzında kirlendi, gerçek Mustafa Kemal ile uzaktan yakından ilgisi olmayan nerdeyse gerici bir kavrama dönüştü. Oysa gerçek Mustafa Kemal tam anlamıyla bir devrimciydi. 1789 Fransız ihtilali kadar radikal bir değişim yaptı memlekette. Giydiğimiz kılıktan tutun da okuyup yazdığımız harflere kadar her şeyi kökten değiştirdi. İşte bu yüzdendir ki, onun devrimci kişiliğine inananların, kendilerine Atatürkçü değil de, Kemalist demelerini daha yerinde buluyorum.
Şu duygu...
"Kitapların uzaklaştığı, yabancılaştığı saatler vardır. En iyilerini, en sevdiklerinizi açın, sarmazlar sizi: anlattıklarına kendinizi bir türlü kaptıramazsınız, aradığınız sözleri, yalnızlığınızı avutacak sözleri birinde bulamazsınız. Bir insanın, size kendi sorularınızı aydınlatacak bir kardeşin ruhu diye elinize aldığınız kitap, bir de bakarsınız ki bir yığın cansız kağıttan başka bir şey değildir; içlerinde gizlenen sesi duymaz, o kara yazılardan ürperirsiniz."
Sayfa 152 - Yapı Kredi Yayınları, 18. BaskıKitabı okuyor
Portakal Sandığı, Çakı Bıçağı ve Pencere Camının Meselesi
Para uzmanları için "kayıtdışı ekonomi", siyasetçiler için "kararsız seçmen kitlesi", marksistler için "lumpen proleterya", sosyologlar için "kent yoksulu", telefon idaresi için "sayın abone", bankalar için "mudi", emniyet teşkilatı için "eşkali belirsiz şahıs", entelektüeller için "yığın" ağalar için "maraba" ve çay içmeye gittiğimiz yerlerde "adisyon"duk biz. Bile isteye lidersiz, bile isteye kayıtdışı, bile isteye lumpen, bile isteye maraba, bile isteye istatistiki bir veri olarak bırakıldık.
Sayfa 17 - Birey YayıncılıkKitabı okudu
Tohum mu yoksa kül mü? Hiçbir şeyi aydınlatmayan milyonlarca meşale, sırrını söylemeyen bir alevlenme, zerrelerden oluşan bir alevin, kuş sürüsüne benzeyen kıvılcım yığını, burgacın karmaşası ve mezarın hareketsizliği, uçurum ağzı bir sorun, yüzünü gösteren ve saklayan bir muamma, karaltılarla maskelenmiş sonsuzluk, işte gece. Bu kadar yığın insana ağır gelir.
Sayfa 285 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Önce kalbim ufak bir kıvılcımla tutuştu, Bir yığın saman gibi şöyle parladım gitti... Fakat şimdi saçlarım beyaz, yüzüm buruştu; Daha yirmi yaşında ihtiyarladım gitti!..
Sayfa 116
Tozlu raflarda kitap olmak, bu zamanda insan olmaktan çok daha yararlı..
İnsanlar bir yığın acayip şey söylüyorlar. Bazen, koyunlarla yaşamak çok daha iyi, konuşmaz koyunlar, yiyecek ve su aramaktan başka bir şey yapmazlar. Ya da kitaplar, dinlemek isterseniz size ilginç öyküler anlatır kitaplar. Ama insanlarla konuşurken durum başka, öylesine tuhaf şeyler söylerler ki, konuşmayı nasıl sürdüreceğinizi bilemezsiniz.
Sayfa 38
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak Sular sarardı yüzün perde perde solmakta Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
Ahmet Haşim
Ahmet Haşim
*Umut vaat eden bir yığın beynin ürkek karakterlerle birleşmesinden dolayı dünyanın neler kaybettiğini kim hesaplayabilir?*
Sayfa 32 - Can YayınlarıKitabı okudu
"Hayal kırıklığına uğrarsın. Korkunç bir kenttir. Herkes durma dan para kovalar. Bankacılar da, yankesiciler de, işadamları da, kaldırım yosmaları da. Sokakta yürürken gözlerine baksan iki duygu gö r ürsün: Korku ve öfke. Küçülmüş insanlardır onlar. Üç kilitle kapat tıkları kapıların ardında yaşarlar. Nefret etmedikleri insanlarla dö ğüşür, hoşlanmadıkları kadınlarla sevişirler. Tüm dünya kültürle rinden bir yığın şey ödünç almışlardır. İlle modaya uymak için Kir içerler.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.