yigit

Faşizm, kaybolacak İtalya'nın önüne geçti. Kemalizm, kaybolmuş olanı kurtarmıştır ve Faşizm yetiştirmiş olmuş, hazır müesseseler buldu.
Reklam
Zaferin kadrini, kuvvetini ve pahasını, ancak onu kazanmış olanlar bilir.
Biz yeni bir Türkiye'nin, İngiltere, Fransa, Amerika ve İtalya kadar müstakil bir Türkiye'nin vatandaşıyız. Bu, 1921'den bakıldığı zaman, imkânsız bir Türkiye'dir. Bu Türkiye Mustafa Kemal'in eseridir. Faşizmin eseri ile bu eseri karşılaştırmak doğru değildir: Fakat Mussolini'nin İtalyası, 1921'de gördüğüm İtalya'dan görünmeyecek kadar uzaklaşmış, başka bir memlekettir. Kemalizm, batmış bir devletin mezarı üstünde, onu batıran bütün kuvvetlere karşı millî bir kurtuluş hareketi olarak başlamıştır ve bu milletin medeniyetini ve hemen bütün müesseselerini değiştiren bir hareket olarak devam etmektedir.

Reader Follow Recommendations

See All
Bir milyara karşı bir tek adam, Mustafa Kemal, Erzurum'un kerpiç bir odasında sırmasız, rütbesiz, askersiz ve silahsız bir kumandan, bütün Türkler ona belbağlamıştık. O, ıstırap ve hınç denen büyük enerji kaynağının esrarlarını bilen bir reis idi. Boşuna akan su gibi, boşuna akan gözyaşı içinde de ölçülmez bir kuvvet vardır. Bizim sade iniltisini işittiğimiz Türk ruhlarının uzak derinliğinden gelen “hayır„ sesini belki yalnız o duymuştur.
Reklam
80 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 1 hours
İnsan Bir Eksik Sözdür
İnsan Bir Eksik SözdürŞükrü Erbaş
9/10 · 2,430 reads
Dünya, bir yara Zaman, unutma cezası Sevmek, büyük yalnızlık. Kalbim tamam diyor Bedenim çırpınıyor.
Çok gecikmiş bir sevgiyim ben Sadece sevgisizlik değil Sevmek de canımı acıtıyor.
Reklam
Bir tek bilmediğim yerler Acı vermedi. Keşke, diyorum İnsan insanı hiç tanımasaydı!
Yalnızlık şimdi iki kere üşütür insanı.
Atatürk, bireysel hak ve özgürlüklerinin doğuşuna zemin oluşturan toplumsal-ekonomik sürece pek değinmez, daha çok düşünce süreçlerine vurgu yapar. Allah'ın, dolayısıyla hükümdar ve efendilerin hâkimiyetinin sınırsız olduğu inancının geçerli olduğu bir toplumda, birey için herhangi bir özgürlük ve hak alanı kalmamaktadır. Atatürk'e göre, “doğanın çocuğu olan insan”, “doğanın her şeyden büyük ve her şeyden olduğunu anlayınca, kendisinin büyüklüğünü ve onurunu da anlamaya başlar.” Böylece Atatürk, bireysel özgürlük düşüncesine ulaşmayı, doğaüstü bir varlığın bulunmadığının anlaşılmasını anlaşılmasına anlaşılmasına bağlar. Burada açıkça “Allah'ın büyüklüğü” ile doğanın ve onun bir parçası olan “insanın büyüklüğü” tartışması yapılmaktadır. İnsan özgürlüğü ve onuru, insanın büyüklüğünün kabulüne bağlanmaktadır. Özgürlük isteyen insan, Allah kavramıyla karşı karşıya gelmektedir.
Sayfa 47 - Kaynak Yayınları, 5. BasımKitabı okuyor
Atatürk'e göre, insan “doğanın yaratığıdır,... ilk önce, doğa içinde, doğanın kanunlarına, koşullarına, nedenlerine, etkenlerine bağlıdır. Özgürlük, öncelikle doğa ile insan arasındaki ilişkide kendini gösterir. İlkel insan topluluklarındaki doğa korkusu, arkasından “ata korkusu ve nihayet, büyük kabile ve kavimlerde, ata korkusu yerine geçen Allah korkusu, insanların kafalarında ve hareketlerinde hesapsız yasaklar yaratmıştır. O kadar ki, kişisel düşünce ve hareket serbestisi gibi bir hak kavramı bilinmemiştir. Cemaatların başına geçebilen adamlar, cemaati Allah namına idare ederlerdi.”
Sayfa 45 - Kaynak Yayınları, 5. BasımKitabı okuyor
98 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.