Elif

Elif
@yikesforever
"Demek işi buraya kadar vardırmıştı. Bana böyle şeyler anlatmaktan çekinmeyecek, bir yandan da gülümseyip göz ucuyla beni süzecekti. Bense kolumu omuzlarına koyup, bana hiç ihtiyacı olmayışını ödüllendirmeye kalkarak gözlerinin içini öpmeyeyim diye kendimi tutacaktım. Ama en kötüsü, bunun da artık zararı dokunamazdı bana, çünkü hiçbir şeyi değiştirmezdi. Değil mi ki gitmem, hemen şimdi mutlaka gitmem gerekiyordu."
Reklam
"Amma da taş kalpli bir insan! Benim alçakgönüllü sözlerim karşısındaki umursamazlığı nasıl da aşikâr! İşte mutluluk ve mutluların hali! Etrafında olup biten her şeyi doğal karşılıyor. Her şey onların mutluluğunun etrafında dönüyor. ...Mutlu birisi çok tehlikelidir, buna hiç şüphe yok."
"Ne soğuk el!" diye yükseltti sesini. "Böyle bir elle eve gitmek istemezdim. Siz de kendinizi öptürmeliydiniz azizim, bu bir kayıp. Böyle bir gecede uyumak! Düşünsenize bir, insan tek başına yattı mı, nice mutlu düşünceler boğulup gider yorganın altında ve nice mutsuz düşler yorgan altında pişirilip kotarılır."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Bu görünen kurşuni şey yüzümün yankısı benim. Bu yitik günlerde sık sık bakarım bu yüze. Hiç bir şey demiyor yüzüm bana. Başkalarının yüzlerinin bir anlamı var. Benimkinin yok. Güzel ya da çirkin olduğuna bile karar veremem. Çirkin olduğunu sanıyorum, çirkin olduğunu söylediler çünkü. Bir toprak parçasına ya da bir kayaya güzel çirkin denilebilirmiş gibi, yüzümde bir nitelik bulmaları, çirkin bile demeleri şaşırtıyor aslında beni."
"En derin uykuda (Hayır, hezeyan hâlinde hayır!) Bayılınca hayır! Ölünce, hayır! Mezarda bile bilincimizi tamamen yitirmeyiz. Öyle olmasaydı insanın ölümsüzlüğünden bahsedilmezdi. En derin uykulardan dahi uyanıp bir düşten örülen ağı parçalarız. Fakat bir müddet sonra, (O ağ öylesine çelimsizdir ki) düş gördüğümüzü hatırlamaz oluruz."
Reklam