Bir sessizlik oldu.
Küçük prens yine konuşmaya başladı :
"İnsanlar nerde? Çölde biraz yablızlık duyuyor kişi...."
"İnsanlar arasında da yanlızlık duyulur ," dedi yılan
Bu krallık benim bir parçamdı. O beni istesin ya da istemesin, ben de krallığın bir parçasıydım. Kan bağı olsun ya da olmasın, buranın kralının kızıydım.
2268 “Bundan dolayıdır ki hikmet-i İlâhi’ye vâkıf olan ârifler, ihsan sahiplerinin konuğu olmalıdır, demişlerdir.
2269 Sen ise öyle birinin müridi ve misafiri olmuşsun ki, denaetinden dolayı senin çalışma mahsûlün olanı elinden alıyor.
2270 Misâfiri olduğun kimse, kudretli olmadığı için seni kuvvetlendiremiyor. Sana nur vermek şöyle dursun,
Seni tanıdığımdan beri, gönlümde gizemli bir tören kutlanıyor gündüz gece. Seni tanıdığımdan beri, bütün sinirlerim ve bütün düşüncelerim öğrendiler yakarmayı.
Tanrı, dedemin kemiklerini aziz etsin!” dedi. “Rahmetli dedem kadınlardan anlardı; kadınları çok severdi çünkü. Kadınlar canına okumuştu onun. ‘Hayırduam üstüne olsun Aleksi,’ derdi, ‘kadınlardan koru kendini! Tanrı kadını yaratmak için Âdem’in kaburgasını çıkardığı zaman –O âna lanet olsun!– Şeytan yılan oldu, hop diye kaburgayı kaptı ve kaçtı... Tanrı koşup onu yakaladı ama, elinden kaydı; yalnız boynuzları kaldı elinde. Tanrı dedi ki: İyi hanım kaşıkla da iplik eğirir; ben de kadını Şeytan’ın boynuzlarından yaparım. Yaptı ve bizi de Şeytan aldı, Aleksim benim! Kadının neresine dokunursan Şeytan boynuzudur; kendini koru oğlum! Cennet’in elmalarını da o çalıp koynuna soktu; şimdi de kahrolasıca, aşağı yukarı gezinip süzülüyor! Bu elmalardan yedin mi, hapı yuttun! Yemedin mi, yine hapı yuttun! Ne öğüt vereyim sana, be oğlum? Ne istersen onu yap!’ Rahmetli dedem bana bunları söylerdi ama, ne gezer bende akıllanmak? Ben de onun yolunu tuttum ve Şeytan’a doğru yürüdüm!”