Benim gibi Ahmet Ümit okumayı bir türlü başaramayıp sürekli yarım bırakıyorsanız, kesinlikle önerebileceğim bir kitap. Olayın merakından ziyade, Gezi Parkı direnişinden bahsetmesi ve olayların bildiğim yerde işlenişi benim için sürükleyici oldu. Yazarla tanışmanın ilk adımı için ideal olduğunu düşünüyorum.
Herkes birkaç sokak ötesinde işlenen cinayetten bi' haber, büyük bir coşkuyla yeni yılı kutluyor, delicesine eğleniyordu. Ama "polisin kâbusu, yılbaşı geceleridir." Başkomiser Nevzat ve ekibi eğlenen kalabalığın sesinin ulaştığı bir ara sokakta, Tarlabaşı'nda bir erkek cesedinin başında dikilmişti. Böyle başlıyor kitabımız. İşin içinde kadın pazarlayan, kumarhaneci, tetikçi gibi bir sürü şüphelimiz var. Hepsi farklı karakterde olan ama ortak yaşanmışlıklarıyla bir araya gelen şüpheliler. Başkomiser Nevzat, kitabımızın anlatıcısı, başlıyor o geceden anlatmaya.
Karakterler sıradan, abartılmadan sunuluyor bize. Sert görünen karakterlerin içindeki acıyı, "Beyoğlu'nun En Güzel Abisi" lakabının nedenini, ki bu kısım fazlaca hüzünlendirmişti beni, teşkilat içi yapılandırmanın da çıkarlar üzerine kurulabildiği gibi bir çok çıkarım yapabiliyorsunuz. Ama kitabı baştan sona cinayetin aksiyonla çözülmesini bekleyerek okursanız çok şey kaybedersiniz. Gezi Parkı direnişinden 6-7Nisan olaylarına, insanları evlerinden edip adına Kentsel Dönüşüm projesi denmesinden sokak çocuklarına birçok ince ayrıntı var. Tabii işin içine çözülmeyi bekleyen bir cinayet ve merak da girince, elden düşmeyen bir kitap olup çıkıyor.