"Yoğunlaşmış, günlük hayatın kaygılarından uzaklaşmış, manevi yönden hazırlanmış, heyecanlanmış halde, kah gölün masmavi ışıldayan kaygan yüzeyine, kah ötelerde eflatun rengi ufuklarda dalgalar halinde yükselen karlı yamaçların çok uzaklardaki hayali zirvelerine ve de o zirvelerin üzerindeki serap gibi bulutlara bakarak kumsaldan göle doğru ilerledi. İşte burası o ferah mekanların alemi, insanın bakışının ve düşüncesinin kavrayabileceği, insanın yaşamını sürdürebileceği ve bağlanacağı, güçlü ve cömert dünyaydı; Tanrı gibi, bizzat Tanrı'nın yeryüzündeki cisimleşmiş hali gibiydi." #yıldırımseslimanasçı #cengizaytmatov
Cengiz Aytmatov, üç güçlü öyküyle insanın dünyaya, kendisine ve diğerlerine karşı sürdürdüğü o büyük savaşı farklı perspektiflerden ustaca resmediyor. Aytmatov en ünlü öykülerinden biri olan Yıldırım Sesli Manasçı'da okuruna Kırgız tarihinden çarpıcı bir kesit sunar. Oyratların saldırısına uğrayan Kırgız halkının varoluş mücadelesinin, tek bir bireyin kişisel tarihi ile kesiştiği kritik bir ana odaklanır Yıldırım Sesli Manasçı. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yeni bir çağı başlatan, bir son olduğu kadar taze bir başlangıç da olan benzersiz bir ânın hikâyesidir.
Savaşta babasını kaybeden bir yetimin hikâyesinin anlatıldığı Askerin Oğlu, toplumun hayatlarımızdaki güçlü etkisini sarsıcı biçimde gözler önüne serer. Belki de kimse gerçekte yetim değildir. Ve belki de insani asıl yetim yapan toplumun da kendisidir.
Beyaz Yağmur ise yetişkin hayatına ilk adımlarını atan ve kendi ayakları üzerinde durmak isteyen genç bir kadının annesi ile yaşadığı çatışmayı konu edinir. Kızı hayatı tanırken anne de büyük bir dönüşüm yaşayacaktır.
"Dünyada, insan hafızası zamana meydan
okur. İnsanın kendi hayatı, göz açıp
geçinceye kadar geçen zaman kadar
kısadır. Ölümsüz olan düşüncedir, fikirdir.
Ve bu fikirler insandan insana geçer.