Mülkiyedeki yıllarımda konserler vardı. Aynı çatı altında dershaneleri, kütüphanesi, kantini, yemekhanesı, yatakhanesi, banyosu, ütü yaptıracağımız çamaşırhanesi, berberi, masaların da beyaz örtüleri, bilardo masaları olan mülkiyede, Arif Payaslı oğlu, Atilla Karaosmanoğlu, Mümtaz Soysal, Şerif Mardin, Bahri Savcı, Fehmi Yavuz, Yavuz Abadan, Nermin Abadan, Ahmet Şükrü Esmer, Nejat Erder, Sadun Aren, Herbert Hyman, Seha Meray, Vahdet Aydın, Gündüz Ökçün vardı. Hocaydılar, asistan idiler. Nurettin Sevin vardı. Konservatuvar ile mülkiyeyi kardeş okul yapmıştı. Balerinleri, tiyatrocuları, müzisyenleri bizim kantinde de görürdük arkadaş olarak. Geceleri tiyatro girişlerinin önünde kuyruğa girer, Kral Lear için, Öfke icin, Müşfik Kenter oyunu için, Yıldız Kenter için, Ertuğrul İlgin'in inanılmaz tatlılıktaki oyunu için sabahlara kadar beklerdik. Milli Kütüphane'nin Körler Odası'nda "yasak" denen kitapları okurduk: Dostoyevski’leri, Knat Hamsun'ları, Fındıkoğlu Ziyaeddin Fahri'nin Marx'tan söz eden Sosyalizm filan gibi başlıklı bir kitabını, Emil Ludwig'leri, Yurt ve Dünya'ları, Gazap Üzümleri'ni, Max Beer'i, Garp Cephesinde Yeni Birşey Yok'u, Haydar Rifat Bey'in "muhtasar" kapital çevirisini, Kadro dergilerini ve şimdi söylesem herkesin gülüp inanmayacağı daha nicelerini...