Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
712 syf.
10/10 puan verdi
Bilim kurgu türünün en güçlü örneği Dune! Kitapta benim görüşlerime ters düşen ifadeler olmasına rağmen kitabı okumaktan aşırı keyif aldım!! İlk kitap üç bölümden oluşuyor; Dune, Muad'dib ve Peygamber. Yıldızlararası seyahatin mümkün olduğu bir çağda (10.189) geçen hikâye, Padişah İmparator IV. Shaddam'ın Arrakis adlı çöl gezegenine Atreides Hanedanı'nı atamasıyla başlıyor. Yaşam koşullarının çok zorlu olduğu bu gezegende melanj adı verilen (bir çeşit uyuşturucu, yüksek dozda alınması bağımlılık yapıyor ve kullananda bir çeşit farkındalık yaratıyor) bir maddenin bulunması ise bu gezegeni ekonomik açıdan da çok önemli kılıyor. Diğer tarafta ise bu gezegenin yerli halkı Fremenler var... Gezegenin zorlu yaşam koşullarının yanı sıra yıllarca baskıcı bir hanedan (Harkonnenler) tarafından yönetildikleri için günün birinde üstün yeteneklere sahip bir kurtarıcının kendilerini kurtaracağına inanıyorlar. Gezegenin içinde bulunduğu durum, hanedanlar arasındaki çatışma ve yerli halkın kendilerine bir kurtarıcının geleceğine olan inançları olaylara müthiş şekil veriyor.
Dune
DuneFrank Herbert · İthaki Yayınları · 202111,6bin okunma
Yalnızca bir güncük ve günü sonsuzmuş gibi algılayan kelebeklere benziyoruz. Yerküremizde olup bitenler, öteki birçok dünyada yaşam evrimine ilişkin olup bilenlerin az çok aynısıdır belki. Ancak protein kimyası ya da beyin nörolojisi gibi ayrıntılar açısından yerküremiz üzerindeki yaşam tarihi tüm galakside benzersiz olabilir. Üzerinde yaşadığımız yeryüzü 4 milyar 600 milyon yıl örce yıldızlararası gaz ve tozun yoğunlaşmasından oluştu. Fosillerin sağladıkları kayıtlardan öğreniyoruz ki, hayatın başlangıcı tundan az sonra ilkel yerkürenin su birikintilerinde ve okyanuslarda belirdi. Hayat belirtisi taşıyan ilk şeyler, tek hücreli organizmanın karmaşıklığından çok uzaktı. Çünkü tek hücreli organizma oldukça gelişmiş bir yaşam biçimi sayılır. İlk hayat titreşimleri çok daha mütevazıydı. Yeryüzünün o ilk günlerinde şimşek ve Güneş’ten gelen morötesi ışınlar, ilkel atmosferin hidrojence zengin basit moleküllerini ayırıyor, ayrılan parçalarsa kısa zamanda karmaşıklaşan moleküllere dönüşüyordu. Bu ilkel kimya olgularının ürünleri, okyanuslarda çözülüyor ve giderek ’karmaşıklığı artan bir tür organik bulamaç meydana getiriyordu. Ve bir gün, tümüyle rastlantı sonucu beliren bir molekül, 'bulamaçtaki öteki molekülleri yapı taşları olarak kullanarak kendi kaba kopyalarını yapabildi.
Reklam
Bazı kuramlara göre deneyimlediğimiz evren, on ya da on bir boyutlu uzayın sadece уüzeyindeki dört boyuttur. Yıldızlararası filmi bunun nasıl olabileceği hakkında bir fikir verir. Bu ek boyutları göremeyiz çünkü ışık bunlar arasında yayılmaz, sadece evrenimizin dört boyutu arasında yol alır. Öte yandan kütleçekim kuvveti ek boyutları etkiler ve oralarda, evrenimizdekinden çok daha fazla büyüktür. Bu nedenle de küçük bir kara deliğin ek boyut-larda oluşması çok daha kolaydır.
Sayfa 61 - Alfa BilimKitabı okudu
En parlak yıldızlar Güneş'ten çok daha ağır ve mavi- beyaz renktedirler. Bununla birlikte bu kadar ağır olmalarından dolayı kısa ömürlüdürler ve yaklaşık 10 milyon yıl içinde yakıtlarını tüketirler. Spiral kolları izleyen mavi-beyaz yıldızlar gençtir çünkü buna benzer yıldızlar asla yaşlanmazlar. Doğdukları yerden uzağa hareket edecek zaman bulamazlar ve bazıları yıldızlararası çorbayı zenginleştiren supernova patlamalarıyla yaşama veda eder. Bu kadar parlak olmayan daha küçük yıldızlar, çöküp parlak yıldızları oluşturan aynı gaz ve toz bulutlarından meydana gelir, ama büyük mavi-beyaz yıldızlar ortadan kaybolduktan çok sonra da Galaksi etrafındaki yollarına uzun süre sessizce devam ederler. Güneşimiz yalnızca Samanyolu topluluğunun böyle sessiz bir üyesidir.
Evet, eskiden gökyüzüne bakıp yıldızlarda ki yerimizi merak ederdik. Şimdi başımızı eğip toprakta ki yerimizi düşünüyoruz. Yıldızlararası
Reklam
Yıldız seyahatinin zor yanı, bunu bir insan ömrü içerisinde tamamlamaktır; bunu yapmak ve eve geri dönmekse en az iki kat zordur. Ne diğer yaşam formlarının bizden çok daha uzun ömürlü olması ve birkaç yüzyıl süren bir seyahati en fazla bizim Atlantik ötesi bir uçuşu bulacağımız kadar meşakkatli bulması ihtimalini, ne de genel görelilik kuramının izin verdiği uzay zamandaki kestirmelerden yararlanacak veya gemilerine güç sağlamak için uzay boşluğunun kuantum alan enerjisini kullanacak kadar gelişmiş olan bir medeniyet ihtimalini göz ardı etmemeliyiz. Her iki olasılık da uzaylıların Galaksiyi kolonileştirmesini çok daha olası hale getirir. Fakat bu, bizimkinden biraz daha gelişmiş bir teknolojiye sahip bize benzer varlıklar tarafından yapılabilir. Olası itki sistemleri, nükleer-elektrik roketleri, füzyon roketlerini, yıldızlararası ramjet motorunu ve (benim favorim olan) gezegende konuşlu güçlü lazerler yardımıyla yapılacak "yıldız yelkenlisi"ni" içeriyor.
NASA'nın Ames Merkezinde bulunan araştırmacılar, yirminci yüzyılın sonunda yaklaşık olarak ayakkabı kutusu büyüklüğündeki vakumlanmış odacıkların mutlak sıcaklığın 10 derece üstüne (-263 °C) kadar soğutulduğu deneyler yaptılar. Odacığın içindeki su, metan, amonyak ve karbondioksit karışımı, buzun yıldızlararası bulutlardaki toz taneciklerinde
Evrendeki en yaygın element, ağırlığa göre yaklaşık yüzde 73'lük bir oranla hidrojendir. Sonraki en yaygın madde ise yüzde 25'le helyumdur. Bunların her ikisi de Büyük Patlama esnasında ortaya çıkmıştır ama helyum kimyasal tepkimelere girmediğinden yaşam sürecinde doğrudan rol almaz. Üçüncü en yaygın element yüzde 0,73 oranla oksijendir ve bunu yüzde 0,29'la karbon izler. Kütle açısından sonraki sırada bulunan element demirdir ama çevredeki atom sayılarına bakıldığında beşinci sırada nitrojen yer almaktadır.Gökbilimciler kimyasal inceliklere karşı bir parça kendini beğenmiş bir tavırla yaklaşarak hidrojen ve helyum dışındaki tüm elementleri "metaller" adı altında toplarlar. Fakat adı ne olursa olsun önemli olan nokta, oksijenin hidrojenden sonra en tepkimeye açık element olması ve hidrojenle oksijenin suyu oluşturmak üzere hevesle tepkimeye girmesidir. Bu yüzden yıldızlararası taneciklerle PPD'lerdeki taneciklerin karbon tanecikleri (grafit) gibi katı parçacıkların yüzeyinde bir tabaka oluşturan bol miktarda su buzu içermesi kaçınılmazdır.
Büyük Patlamada kayda değer miktarlarda oluşan yegâne elementlerin hidrojen ve helyum olduğuna dair güçlü bulgular var. Daha ağır elementler ise o zamandan beri yıldızların içinde yıldız nükleosentezi denilen süreç sonucunda birikmiş ve bu yıldızlar öldüğünde uzaya saçılmıştır. Bu demek oluyor ki Dünya gibi bir gezegeni oluşturabilmek için silikon, oksijen, karbon ve nitrojen gibi elementler açısından yeterince zengin olan yıldızlararası bulutların oluşmasından önce, birkaç yıldız neslinin doğması, yaşaması ve ölmesi için zamana ihtiyaç vardı.
Reklam
Teknolojimiz şimdilik, öylesine uzak mesafeli yıldızlararası yolculuklar için yeterli değildir.
Öylesine kalabalık rakamlı sayılarla çarpımlara girişiyordum ki, yıldızlararası uzayın rengi değişirdi kıskançlıktan.
Sayfa 57 - Can YayınlarıKitabı okudu
Yıldızlararası
Eskiden gök yüzüne bakıp yıldızlarda ki yerimizi merak edeerdik. Şimdi ise yere bakıp, topraktaki yerimizi düşünüyoruz.
Şiir muhteşem bir ritim içinde, yıldızlararası bir mücadelenin soğuk patırtısına, atağa kalkmış yıldızlar ordusuna, soğuk güneşlere ve karanlık bir boşlukta alazlanan bulutsulara kadar uzanıyor; ve bütün bunların arasından, gezegenlerin çığlıklarının ve sistemlerin çarpışmasının orta yerinde, gümüş bir mekiğin sesi gibi hafifçe, ama eksilmeden tınlayan insanlığın kulak tırmalayıcı sesi duyuluyordu.
Sayfa 386 - İndigo Kitap
"Güneş sistemimizi terk edip, devasa yıldızlararası okyanusa dalmaya cesaret etmemiz gerekecek."
899 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.