6 Şubat olmuşken, bir zamanlar çok sevdiğim depremzede bir arkadaşımın yazdığı o müthiş şiiri paylaşmak istiyorum. Kendisinin yaklaşık 73 şiiri varmış fakat depremde şiir defterlerini maalesef kaybettiği için elindeki birkaç şiirden sadece biri bu. Bunu görür mü görmez mi bilmiyorum. Farketmez.
Keyifli okumalar.
Sana koşamamak
Seni görememek
İdamını bekleyen masum bir mahkum gibi
Seni beklemek
Öylesine sessiz
Öylesine kimsesiz
Senden ayrı kalmak ne garip bir ceza
Sadece benle konuşmaya izin var
Yalnızız gecede uzanıyo sonsuzluğumuz
Benle sana uzanan benliğim var
Tutsak yüreğim hapis bana
Gözlerin yasak
Senden uzaklarda bile güneşi görmek
Yasak
-salih
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...
ahmet hasimin bu siirinin nakarat oldugu o muthis sarki buyrunuz:
youtu.be/EtwpW3XGxo8?si=...
ve bu yorgun, bu üzünçlü yüreği
benim değilmiş gibi, benim değilmiş gibi
kimse görmeden şöyle bir yol kenarına bıraksam
edip cansever,boş versene seni niye beklemeli
bugun yasamaktan cok yasami seyretmeyi sevdigimi fark ettim. donuk bi halde insanlari izlemek ve gorunmez olmak istiyorum. cok gorundugumden degil de komple gorunmeme fikri cok guzel ve huzurlu geliyor.
yaşam akarken bir ân durup insanın kendisine dışarıdan bir bakış atması, gördüğü şey karşısında yabancılık beslemesi, yaşamın akışının birden kesilmesi.
insanın sandığı kadar güçlü olmadığını anlaması, kendisinden esirgediği merhamet karşısında dehşete düşmesi.
“Belki de en çok sevdiğim sensin dediğimde bu aşk değildir; sen kendi içime çevirdiğim bıçaksın, bu aşktır. bu, canım, aşktır.”
“Tüm hayatımı bunu sona erdirme arzusuna direnerek geçirdim."