... Öyle derin yaralarım var ki geçmişimde. Ben her gün acılar içinde yaşıyorum. Ruhumla bir bütün olmuşçasına sanki her gün daha da derine gömülüyorum. Hangi tarafından tutarsam tutayım, yine geçmişe yeniliyorum. Bir saplantı mıdır bu? Ya da artık benden bir parça mı? Benden istediği ne, hiç bilmiyorum. Kaybediyorum, her şeyi, en çokta kendimi. Ruhumu şeytana satmak istiyorum. Sadece o ne derse onu yapmak istiyorum. Bu ağır yükten kurtulmak istiyorum. O kadar derinde saklıyım ki, oraya inmeye cesareti olan yok. ... Kimse benim gibi değil! Olmayanı arıyorum. Yalan, her şey yalan işte, biliyorum. Her şey yalan olmak için var olmuş sanki. Ya da yalanların ve yalancıların toplanma kampı burası. Hiç kimse beni sevmiyor aslında. Herkesin nefret ettiğiyim. Ya benim nefret ettiklerim? Ya her defasında nefretime yenildiklerim? Günler gibi, nefret tohumları ekiyorum toprağıma. Herkesten, her şeyden nefret ediyorum! Haykırıyorum. Yoruluyorum, her geçen gün daha da çok. Ölürcesine yaşıyorum her günü. Yıkık, viran olmuş şehirler gibiyim. Kaybolmuşluğum çok. Ama kalkıp da doğrulamıyorum. Kırık hayallerimin kırıkları batıyor canıma. Kıyıyor, en sevdiğin yanıma. Sen solumdasın. Ama hiçbir şey yolunda değil. Kanıyorum hem de oluk oluk, hepsi sana... 07.08.2020 A.U
Reklam
SENİ DÜŞÜNÜYORUM
Yine gözlerim doluyor; Niye mi? Çünkü o gün aklıma geliyor Hani bırakıp gitmiştin ya beni; o günden beri yüreğim yanıyor Nereye baksam sen! Sesin hala kulaklarımda Dilimde tespih oldu ikimizin şarkısı, çırpınıyor dudaklarımda. Sensizlik bir kor gibi yakıyor sinemi Seni düşündükçe derinlere dalıyorum, Daldıkça kaybediyorum kendimi Sen benim sığınacak tek limanımdın Beni sensizlik denizinde boğulmaktan kurtarmıştın Madem ellerinle batıracaktın, Söyler misin beni neden kurtardın..?
05:42
Günler, aylar, belki de seneler geçmişti. Mevsim yaza dönüyordu. Kışları ne kadar seversem bu serin ve tenime huzur veren sabahların habercisi yaz ılıklığını da o kadar severdim. Doğduğum yerin bunaltıcı yazlarına yenilmemek için sabahın bu saatlerinde, çatı katında güneş doğana kadar kitap okur, bu serinliğin tadına varırdım. Şimdi çok uzaklardayım ama aynı hislerle oturmuş pencerenin aralığından göğe bakıyorum. İki ay üç gün önce geldiğim bu yabancı memlekette, ilk defa yüksek binaların arasından parlayan Ay'ı gördüm. Oysa ne çok severdim onu izlemeyi. Evimin konumu dolayısıyla her daim yatağımın baş ucunda duran ve bana bakan güzelliğini.. Sarı lambalar kapandı. Biraz daha aydınlandı ortalık. Yeni tanıştığım bir yazarın aynı adlı romanı gibi geçen 'kadransız saatler.' İsimsiz ve sessiz geçen günlere inat ötüşen kuşların cıvıltısı. Pencerenin aralığından esen ılık esinti.. Sanki bütün bu hayatı ben yaşamamış gibiyim. Bütün bu hissettiklerim sanki çok uzak bir geçmişte, bilinmeyen bir roman kahramanının hazin öyküsü gibi rüyalarımda. Güneş doğmaya başlıyor. Bilinmeyen bir gün daha kapıyı çalıyor. Bense bugün hangi kitabın içindeki kahramana can vereceğimi düşünüyorum. Bazen hasta oluyorum, bazen savaşıyorum, bazen ölüm döşeğinde son arzumu söylerken bazense âşık oluyorum. Ait olamadığım hayatımda sırası geldikçe yaşıyorum her birini. Bazen bir mısrada buluyorum kendimi ama sonra yine kaybediyorum. Bazen bir kahramanın sözleri ele veriyor beni ama sonra yine susuyorum. Ay, silinmeye yüz tuttu şimdilerde. Uyumalıyım diyorum. Bir daha kim bilir ne zaman görürüm ki seni?
YİNE SİNİRLENDİĞİM BİR GÜN. BAKIN ARKADAŞLAR SİZİN YÜZÜNÜZDEN KİTAP ÇIKARMAK İSTEĞİMİ KAYBEDİYORUM. SÖZLERİMİ İZNİM OLMADAN PAYLAŞIYORSUNUZ BİR DE İSMİMİ YAZMIYORSUNUZ. BÖYLE YAPARSANIZ İLER DE ANONİM DİYE GEÇER TIPKI PALYAÇO ŞİİRİ GİBİ TURGUT UYAR'A AİT DEĞİL ANONİMDİR.
Size kendi yokoluşumu anlatacağım. Bunu doğal yollardan yapabilmem için ilk kez yapıyor olmam gerekiyordu. Ama ben kuyuya uzun yolların sonunda mutlaka düşüyorum. Tekrar düşmek ve yeniden yola koyulmak olarak sürdürüyorum yaşamımı. Bu hiçlikten daha yorucu, uğraştırıcı. Kan kusmak değil, kustuğun kanı yutmak ve yine kusmak ardından yine yutmak.
60 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.