Dokuz gün süren baygınlıktan sonra kendime geldiğim zaman yeniden doğmuş gibiydim. Ama düzelmiş değildim; yeniden doğuşum, tabii, budalaca bir şeydi. Şimdi böyle bir şey olsaydı, belki büsbütün başka türlü olurdu. Düşüncem, yani duygum, yine sadece onlardan büsbütün uzaklaşmamdan ibaretti. Ama bu sefer daha önce bin defa niyet ettiğim hâlde bir türlü yerine getiremediğim bir niyetten ibaret değildi, mutlaka gidecektim. Kimseden öç almak gibi, kimseye saldırmak gibi bir amacım yoktu, beni herkes kırdığı hâlde kimseden öç almayacaktım, buna şerefim üzerine yemin ederim! Nefret, lanet etmeden uzaklaşmaya hazırlanıyordum ama bütün dünyada kimseye tâbi olmayan kendi öz kuvvetime, gerçek kuvvetime sahip olmak istiyordum; hemen hemen bütün dünya ile dost olmaya hazırdım! O zamanki bu hayallerimi bir düşünce olarak değil, o zaman yenemediğim bir duygu olarak kaydediyorum.