Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Cân yine bülbül oldu hâr açılıp gül oldu Göz kulak oldu her yer her ne ki vâr ol oldu Uyandı çün nâr‐ı aşk kaynadı ebhâr‐ı aşk Her yanaya çağlayup akdı gözüm sel oldu Gönül ol bahre daldı dilim tutuldu kaldı Girdim anın zikrine a'zâlarım dil oldu Ferhad bugün ben oldum varlık dâğını deldim Şîrin'ime varmaya her cânibim yol oldu Geç âk ile kâradan halkı bırak âradan Niyâzî dön buradan durma sana gel oldu''
Gül ile Bülbül
Rivayettir ki gül yaratılan ilk çiçektir. Bütün çiçeklerini imparotiçesidir. Ona bir bakan hep bir daha bakmak ister, güzelliği ile büyülenirdi. Rengi ise kardan bile daha beyaz bir beyazdı. Bu güzelliği yüzünden herkes dalından koparmak isteyince tanrıya onu koruması için dua etti. Kimsenin ona yaklaşmasını ve dalından koparmasını istemiyordu. Ve böylece gülüm çevresine sert dikenler ekildi. Bir tek ona zarar vermeyen dikenler onu herkesten korumak içindi. Ona yaklaşmak, dalından koparmak, hatta koklamak isteyene dahi izin vermedi gül. Dikenlerini herkese batırdı yalnızlığı ile mutluydu. Ta ki etrafında öten billur sesli bir bülbül görene kadar. Gül bülbülün sesine, bülbül ise gülün güzelliğine mest olmuştu. Bülbül öttü, gül izledi. Gül salındı bülbül izledi. Uzaktan bakmak yetmedi bir süre sonra, bülbül yavaşça kondu gülüm yamacına, ilk defa dikenlerini kimseye batırmak istemeyen gül çaresizdi. O yanına gitse can yakacak, bülbül onun yanına gelse canı yanacaktı. Bir süre yine birbirlerine uzaktan baktılar. Ama artık buradan bakmakta yetmiyordu. Aşk; doyumsuzdu. Gül kendini çektikçe, bülbül daha da sokuldu. Gülz benim dikenlerim senin canını yakar dedikçe bülbül gövdesindeki dikenlere daha sıkı sarıldı. Ve en nihayetinde gülüm dikeni bülbülün gövdesini paramparça etti. Bülbülün gövdesinde akan kan kar beyaz gülün yapraklarına bulaştı. O günden sonra göğsündeki acı ve yanık sesi ile Ahu zar etti bülbül. Gül'ün ise bütün beyazlığı kayboldu. Yaprakları kan kırmızıya boyandı. Bülbülün göğsündeki acı ikisini de yaktı.🌹
Reklam
Rivayet odur ki; gül yaratılan ilk çiçektir. Bütün çiçeklerin imparatoriçesidir. Ona bir bakan hep bir daha bakmak ister, güzelliği ile büyülenirdi. Rengi ise kardan bile daha beyaz bir beyazdı. Bu güzelliği yüzünden herkes onu dalından koparmak isteyince tanrıya onu koruması için dua etti. Kimsenin ona yaklaşmasını, dalından koparmasını istemiyordu. Ve böylece gülün gövdesine sert dikenler ekildi. Bir tek ona zarar vermeyen bu dikenler onu herkesten korumak içindi. Ona yaklaşmak, dalından koparmak hatta koklamak isteyenlere dahi izin vermedi gül. Dikenlerini herkese batırdı. Yalnızlığı içinde mutluydu. Ta ki etrafında öten billur sesli bir bülbülü görene kadar. Gül, bülbülün sesine, bülbül ise gülün güzelliğine mest olmuştu. Bülbül öttü, gül izledi. Gül salındı, bülbül izledi. Uzaktan bakmak yetmedi bir süre sonra. Bülbül yavaşça kondu gülün yamacına. İlk defa dikenlerini kimseye batırmak istemeyen gül çaresizdi. O yanına gitse can yakacak, bülbül ona gelse canı yanacaktı. Bir süre birbirlerine yine uzaktan baktılar. Ama artık buradan bakmak da yetmiyordu. Aşk; doyumsuzdu.Gül kendini geri çektikçe bülbül ona daha da sokuldu. Gül, benim dikenlerim senin canını yakar dedikçe bülbül gövdesindeki dikenlere daha sıkı sarıldı. Ve en nihayetinde gülün dikeni bülbülün göğsünü paramparça etti. Bülbülün gövdesinden akan kan kar beyaz gülün yapraklarına bulaştı. O günden sonra göğsündeki acı ve yanık sesi ile ahu zar etti bülbül. Gülün ise bütün beyazlığı kayboldu. Yaprakları kan kırmızıya boyandı. Bülbülün göğsündeki acı ikisini de yaktı. -Bülbül kapanı
Gül olanın aslı güldür, Peygamber'in nesli güldür Girdim şahın bahçesine cümlesi aşı güldür gül. Asmasında gül dalları, kovanında gül balları Ağacıda gül halleri sevri çınarı güldür gül. Açıl gel ey gonca gülüm, ağlatma şeyda bülbülü Şu inleyen garip dili, ah û efganı güldür gül. Gülden terazi yaparlar, gül ile gülü tartarlar Gül alırlar, gül satarlar, çarşı pazarı güldür gül. Gel ha gel gül ey Nesimî, geldi yine gül mevsimi Bu feryad bülbül sesimi, sesi feryadı güldür gül.
Sayfa 137 - Kapı
Seni bana düşman ediyorlar Etme,dinleme Canımı bana düşman ediyorsun Etme,söyleme Sen topraksın o dikensiz gül Bense yapraktım hani Beni bülbül etme Sen asmaysan o üzümdü
Cân yine bülbül oldu hâr açılıp gül oldu Göz kulak oldu her yer her ne ki vâr ol oldu Uyandı çün nâr‐ı aşk kaynadı ebhâr‐ı aşk Her yanaya çağlayup akdı gözüm sel oldu Gönül ol bahre daldı dilim tutuldu kaldı Girdim anın zikrine a'zâlarım dil oldu Ferhad bugün ben oldum varlık dâğını deldim Şîrin'ime varmaya her cânibim yol oldu Geç âk ile kâradan halkı bırak âradan Niyâzî dön buradan durma sana gel oldu
Reklam
472 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
Sâhici hayâtı resmeden başarılı bir eser
Üniversite hayatı hemen her şeyiyle kıymetlidir ama bu yollardan geçenlerin tasdik edeceği üzere mezûniyet ile birlikte gelen boşluk hissi çok ağırdır. Bir yetişkin olarak hayata atılmak, dış dünyânın nizamından kendine yer koparabilmek, iş güç peşinde koşup kendi yağında kavrulabilmek, ana babadan bağımsızlığını koparmak... Say say bitmeyecek bir
Solanin
SolaninInio Asano · Gerekli şeyler · 202368 okunma
Gül Yüzlülerin Şevkine Gel
youtube.com/watch?v=batprwi... Gül yüzlülerin şevkine gel núş edelim mey aman aman Gül yüzlülerin şevkine gel núş edelim mey İşret edelim yar ile şimdi demidir hey aman aman İşret edelim yar ile şimdi demidir hey Bu kavli sürahi eğilip sagara söyler, ne der Adilleredir, nâtenedir natenedir ney aman aman Dümderelâdir, natenedir
.... YERİ VAR
Tîr-i müjgânlarınun zahm-ı cigerde yeri var Hâr-ı gülzâr-ı gamun ol gül-i terde yeri var Sulb-ı fâsıkdan olur tâlih ü sâlih mevlûd Güher ile şererün kalb-i hacerde yeri var Şerha-i zahm-i derûndan be-der olmaz 'aksi Beyt-i berceste-i ebrûnun eserde yeri var Benzer ol sünbüle kim şîşeye vaz' itmişler 'Aks-i gîsûlarınun dide-i terde yeri var Pâk tıynetler olur pest ise de kadri bülend Düșse de turrelerün pâyüne serde yeri var Hâlün ol merdüme ki çeşm-i melahatdür kim Sâha-i dîde-i ashâb-ı nazarda yeri var Bülbül-i tab'mızun șîven ü zârisi ile Yine ey Hayrî çemen-bâğ-ı hünerde yeri var Feilâtün feilâtün feilâtün feilün
Olur mı bir gün aceb fasl-ı nev-bahâr-ı ferah, Eser mi gülşen-i hâtırda rûzigâr-ı ferah . AÇIKLAMA : Acaba bir gün ferah baharının zamanı gelir mi? ( Acaba ) hatır gülşeninde ferah rüzgârı eser mi?
Reklam
Cân yine bülbül oldu hâr açılıp gül oldu Göz kulak oldu her yer her ne ki vâr ol oldu Uyandı çün nâr‐ı aşk kaynadı ebhâr‐ı aşk Her yanaya çağlayup akdı gözüm sel oldu Gönül ol bahre daldı dilim tutuldu kaldı Girdim anın zikrine a'zâlarım dil oldu Ferhad bugün ben oldum varlık dâğını deldim Şîrin'ime varmaya her cânibim yol oldu Geç âk ile kâradan halkı bırak âradan Niyâzî dön buradan durma sana gel oldu
Niyâzî-i Mısrî
Niyâzî-i Mısrî
132 syf.
7/10 puan verdi
Yine dirilme ve Sezai Karakoç! Üstadın eserlerinin çoğu insanı manevî dirilişe sürükleme yönünde. Bu eserde insanı hem bilgilendiriyor, hem de zihnen insanı diriltiyor. Nasıl ki sabah uyanıp soğuk su ile yüzümüzü yıkayıp kendimize geliyorsak, bu da aynı öyle etki yapıyor. Tavsiye ediyorum. "Umutsuzluk yok. Gün gelir, gül de açar, bülbül de öter."
Diriliş Muştusu
Diriliş MuştusuSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20121,692 okunma
473 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.