İğne yapılırken Veronika yeniden sordu. “Ne ka­ dar zamanım kaldı?” “Yirmi dört saat, belki de daha az.” Kız başını eğdi, dudağını ısırdı, ama sakin kalma­yı başardı. “İki dileğim olacak. Birincisi bana öyle bir ilaç ve­rinki uykum gelmesin ve yaşamımın geri kalanının her ânını yaşayabileyim. Çok yorgunum, ama uyumak istemiyorum. Yapacağım çok şey var, hayatın sonsuza dek süreceğini sandığım günlerde hep ertelediğim şey­ler bunlar, sonra, hayatın yaşanmaya değmeyeceğine inanmaya başlayınca da unuttuğum.”
İnsanların hayatta kalmak için en büyük şansı dirençleri; hayal edilemeyecek olanın, vicdana aykırı olanın, emsalsiz olanın karşısına geçip gözlerinin içine bakabilmeleri..
Reklam
-aynı alışkanlıklarla sadece aynı sonuçları alabilirsiniz. ama daha iyi alışkanlıklarla her şey mümkün. -iyi alışkanlıkların değeri ve kötü alışkanlıkların maliyeti ancak iki, beş ya da on yıl sonra geriye dönüp baktığınızda çarpıcı bir şekilde belirginleşir. -sonuçlarınız alışkanlıklarınızın gecikmeli ölçüsüdür. kilonuz yeme alışkanlıklarınızın gecikmeli ölçüsüdür. bilginiz öğrenme alışkanlıklarınızın gecikmeli ölçüsüdür. dağınıklığınız temizlik alışkanlıklarınızın gecikmeli ölçüsüdür. neyi tekrarlarsanız onu elde edersiniz. -hayatta kendinizi nerede bulacağınızı tahmin etmek istiyorsanız tek yapmanız gereken küçük kazanç ve kayıplarınızın kavisini takip etmek ve gündelik tercihlerinizin on ya da yirmi yıl sonra nasıl bir birikim oluşturacağını görmektir. her ay kazandığınızdan daha az mı harcıyorsunuz? her hafta spor salonuna mı gidiyorsunuz? her gün kitap okuyup yeni şeyler mi öğreniyorsunuz? gelecekteki sizi tanımlayan şeyler bu tür küçük savaşlar olacak. -zamanı neyle beslerseniz zaman onu katlar. iyi alışkanlıklar zamanı müttefikinize dönüştürür. kötü alışkanlıklar ise düşmana. -nasıl bir insan yirmi kilo verebilir? nasıl bir insan güvenilir olur? nasıl bir insan yeni bir dil öğrenir? nasıl bir insan kitap yazabilir? kimliğimizi düşünürken nasıl biri olduğumuza ya da olacağımıza karar vermeliyiz. alışkanlıklarımız kimliğimizi biçimlendirir.
Sadece iki yüz kırk gün yedi saat yirmi altı dakika on sekiz saniye sürdü Ancak şunu söyleyebilirim artık: Seni aştım. Seni düşünmüyorum artık.
Sayfa 139Kitabı okudu
+572
"Bir öğretmen öğrencisine:"Tembel adam iki yıldır aynı sınıfta kalmaya utanmıyor musun?" der. Öğrenci cevap verir :"Asıl sen utan; sen yirmi beş yıldır aynı sınıfta kalmışsın."
Bir gün Fuat Sezgin hocası ve İstanbul'da Şarkiyat Enstitüsü'nde beraber çalıştıkları Hellmut Ritter'i ziyaret ettiğinde Ritter: "Fuat günde kaç saat çalışıyorsun?" diye sormuş. O da 10-12 saat çalıştığı halde biraz fazla göstermek için 16 saat demiş. Ritter: "Olmaz Fuat, bir ilim adamı günde 24 saat çalışmalı" demiş. Burada Ritter'in kastettiği bir ilim adamının zihninin çalıştığı konuya 24 saat konsantre olmasıdır. Ancak bu konsantrasyon sonucunda bir şeyler bulabilir, bir şeyler keşfedebilirsiniz.¹ ** ¹ Mehmet Genç ağabey bu anekdotla ilgili şu yorumu yapıyor: "24 saat çalışılır mı? Mübalağa gibi geliyor ama ben şahsen tecrübe ettim. Gerçekten 24 saat ayırırsanız ilimde size kapılarını aralayabilir. Nasıl olacak; yemeyecek, içmeyecek, uyumayacak mıyız? Bunların hepsini yapacaksınız ama uğraştığınız problem devamlı kafanızda olacak. Hatta uyurken rüyanızda göreceksiniz. Hatta çok kere problemle uyur insan, sabah çözmüş olarak kalkabilir. Beynin nasıl çalıştığı hakkında malumatımız yok. Yeni yeni öğreniyoruz. Diğer organlar gibi beyin de kendi işini görüyor."
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.