Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Kendinden soğuyorsun. Sözünden soğuyorsun. Geçmişinden soğuyorsun. İnandıklarından soğuyorsun. İçine bile bakmıyorsun artık. Dünya, inandığın o yitik cennet değil. Durup dururken inciniyorsun. Kötü söz gerekmiyor bunun için. Sana söylenmesi de gerekmiyor sözün. Tam kirpiklerinin ucunda bir yarım ay, dudaklarında boyalı bir söz… Bir kırıcı gülüş yetiyor kapanman için. Saygısız ses, kibirli gövde, tüküren gözler… Kalabalık, tanrısından büyük! İskeletine kadar çekiliyorsun. Birisine bir söz söyleyeceksin, sessizlik boğucu; şu uzun ayrılığa bir özür, bir sitem… Kırk cümle kuruyorsun, ağzını açmadan vazgeçiyorsun.İncinme değil bu, insana olan inancını yitirme. Yaranı evde bırakıp çıkıyorsun sokağa. Öyle bir uzaklık ki şikayetin sularını çoktan geçtin. Hiçbir şeye öfke duymuyorsun... İnanmıyorsun artık. Anlamamak değil, inanmıyorsun! Can sıkıntısı değil, inanmıyorsun! Yaşamak korkusu değil, inanmıyorsun! [ Şükrü ERBAŞ ]
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
Reklam
HİÇ BİR ŞEYE SAHİP DEĞİLİZ..
Sahiplenme duygusu çok tehlikelidir.. İnsan sahip oldukça bencilleşir.. Hiç bir şeyin sahibi değiliz.. Eşiniz, çocuğunuz, hayvanınız.. Asla onların sahibi biz değiliz. Dünya gelip geçici fani bir yerdir. Sahip olma duygusu yüksek olan kişiler mutsuz ve bencildir.. Çevrenize bakın gariban birisi sizinle her şeyini paylaşır, ya zengin birisi...! Vereceği her şey onun için yitirme kaybetme korkusudur.. Bana zaman zaman ağustos böceği gibisin derler. Anı yaşamak benim için keyiftir.. Çevremdekiler içinse korkudur.. Ya kaybedersem korkusu.. Ya parasız kalırsam dürtüsü onları içten içe kemirir.. Rızkı veren hüdadır, öyle değilmi? Bırakın o kararlaştırmış zaten bizi.. Yani akaşik kayıtlarımız hazır. Bize düşen bilinçli olmak.. Yaşadığımız, yaptığımız her şeyden biz sorumluyuz.. Önce insanın ne olduğunu çözelim. Sonra insanca yaşamak ve davranmanın idrakine varalım...
Gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? Gökte yıldızın kalmiyor. Gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. Penceren sokağa bakmıyor. Bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. Kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. Baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. Sevmek korkusu ayrılıktan çok önce acı veriyor. Dünyanın bütün
Incinme değil bu
Durup dururken inciniyorsun. Kötü söz gerekmiyor bunun için. Sana söylenmesi de gerekmiyor sözün. Tam kirpiklerinin ucunda bir yarım ay, dudaklarında bir boyalı söz... Bir kırıcı gülüş yetiyor kapanman için. Saygısız ses, kibirli gövde, tüküren gözler... Kalabalık, tanrısından büyük! İskeletine kadar çekiliyorsun. Birisine bir söz söyleyeceksin; sessizlik boğucu; şu uzun ayrılığa bir özür, bir sitem... Kırk cümle kuruyorsun, ağzını açmadan vazgeçiyorsun. İncinme değil bu, insana olan inancını yitirme! Yaranı evde bırakıp çıkıyorsun sokağa. Öyle acıklı bir uzaklık ki, şikâyetin sularını çoktan geçtin. Hiçbir şeye öfke duymuyorsun. İnsan boylu boyunca bir hastalık. İnsan korku. İnsan yıkım. İhtiraslarının külü insan. İnanmıyorsun artık. Anlamamak değil, inanmıyorsun! Can sıkıntısı değil, inanmıyorsun! Yaşamak korkusu değil, inanmıyorsun!.
gönül yorgunluğu ne, biliyor musun? gökte yıldızın kalmıyor. gölgen bir yere sığmıyor. İçindeki şarkı içinde boğuluyor. penceren sokağa bakmıyor. bütün sevgi sözleri kalbinde cezaya dönüyor. kirpiklerin hiçbir güzellikle halkalanmıyor. baktığın bütün sular yeraltına çekiliyor. sevmek korkusu ayrılıktan önce acı veriyor. dünyanın bütün cenazeleri evinin önünden kalkıyor. her gün bir arkadaşın büyüdüğünüz zamanlarda kayboluyor. girdiğin çıktığın bütün kapıların önünde yabancı, ardında yalnızlık olup kalıyorsun. ne biliyor musun gönül yorgunluğu? kendinden soğuyorsun. sözünden soğuyorsun. geçmişinden soğuyorsun. inandıklarından soğuyorsun. baktığın yüzlerden soğuyorsun. içine bile bakmıyorsun artık. dünya, inandığın lığın o yitik cennet değil. kırk cümle kuruyorsun, ağzını açmadan vazgeçiyorsun. incinme değil bu, insana olan inancını yitirme. yaranı evde bırakıp çıkıyorsun sokağa.
Reklam
108 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.