Konuştuğunda anlaşılmadığı için dağlara geri dönüş çabasına soyunan bir karakteri var okuduğum kitabında nietzsche’nin. Ondandır ki insanlar arasında yaşamak ile konuşmak, aynı ortamda yüksek ihtimalle yapamayacağın iki ayrı iş.
Çok genel bir ifade. Aşırı peşin ve söylemin insaf sınırını zorlar bir cesarette söylenmiş. Bağlamından belki farklı bir anlam çıkarsa bilemem; ama şu hali havsalama battı.
Allahım resmen dünya gün geçtikçe berbat bir hâle geliyor. Korkularım gittikçe artıyor. Yaşanacak hâl kalmadı. Geleceğime dair umudum kalmadı. Neler oluyor bize? Neden bu haldeyiz? Bu gidiş nereye?
Gün geçtikçe dünya berbatlaşmıyor; bakışlar berraklaşıyor. Eski saf, masum, her şeyi iyi yanından gösteren o perspektif silikleşiyor. Gerçekler daha da belirginleşiyor; rüyalar daha da etkisizleşiyor. Çocukluklat, gün geçtikçe iç alemin bilinmedik bir köşesinde boğulmaya terk ediliyor. Hayat, maskesini yitiriyor. Ya bilinmezlikle barış içinde yaşanmalı, ya da oyuna en kestirme yerden nokta konulmalı. Hayata anlam biçmemeli. Zaten devamında ne söylense boş; kelimelerin yetersiz kaldığı hususlar, zamanlar ve insanlar. .