Bundan başka, yurdun dört bir bucağında Hristiyan azınlıklar, gizli, açık, özel istek ve amaçlarının elde edilmesine, devletin bir an önce çökmesine çaba harcıyorlar.
Gürültülü müzik, Halley’nin Dördüncü Konçertosu’nun girişiydi. Istıraplı bir zaferle yükseldi, acıyı inkâr ederek uzaklardaki bir amaca yönelmiş ilâhisini seslendirdi. Sonra notalar kesiliverdi. Sanki müziğin üzerine bir avuç çamur ve çakıl fırlatılmış, yuvarlanma ve damlama şıpırtıları başlamıştı. Halley’nin konçertosu, popüler bir şarkıya dönüştürülmüştü. Ezgisi parçalanmış, deliklerine hıçkırıklar dolmuştu. Görkemli neşe ifadesi, kıkırdayan bir gümbürtü hâline gelmişti. Ama ona biçim veren yine de Halley’nin ezgisiydi. Gümbürtüyü taşıyan omurga, o ezgiydi.
Bu tür bir yasayla mücadele etmek ona abes, hattâ biraz utanç verici geliyordu. Sanki çelik karışımlarını nümeroloji formülleriyle hesaplayan biriyle rekabet etmesi istenmiş gibi.