"Yobazlık bir zihniyettir; cemiyeti geride tutmak, kıpırdatmamak, değiştirmemek, bir kelimeyle yaşatmamak isteyen bir zihniyet. Hiç okuma-yazma bilmeyeninden tutunuz, elinde Garp üniversitelerinin diplomaları olanlara kadar her soydan, her boydan bu zihniyette insan görebilirsiniz..."
Emperyalistler,her İslam memleketinde,dinden nefret eden ve dini prensiplerden uzak yaşamayı gaye edinen birnevi aydınlar zümresi yetiştirmeye özellikle önem vermiştir.Öyle ki,bu zümre,elindeki propaganda vasıtalarıyla,dini hakikatları veya dini yaşayışı,yobazlık,gericilik ve tutuculuk gibi ürpertici tanımlamalarla geniş halk kitlelerine takdim etmiştir.Aydınlar arasında ,İslam nizamına dönülmesi gerektiği tezini müdafaa eden her aydına karşı özel bir cephe kurulmuştur.
Çünkü bilhassa aydın bir zümrenin bu şekildeki tavsiyeleri, Haçlı emperyalizminin iki asırdan beri devam ettirmekte olduğu büyük gayretlerin boşa gittiğini göstermekteydi.Ne yazık ki emperyalistler bu hususta gerçekten başarı gösterdi.Müslümanları dinlerinden uzaklaştırmaya muvaffak oldular.Gerçi bu memleketlerde hala"İslam"dan bahsedilmektedir.Ve üstelik bu milletler, sırası gelince,"müslüman"olduklarını iddia ederler.Fakat bu iddianın gerçekte hiçbir fonksiyonu yoktur.Emperyalistler,halkın yeniden İslam nizamına dönüşü gayesiyle İslam dünyasında cereyan eden bütün teşebbüsleri engellemeye muvaffak oldular.
Haçlı emperyalizmi,köle haline getirdiği islam dünyasına bu gelişmeyi mecburi bir aşamaymış gibi empoze etti.Kimse karşı koymasın diye de, aynı zamanda fesatçı,bozguncu karakterli bu akımın İslam alemi için"hayırlı"olduğu fikrini kabul ettirmeye çalıştı.Bu sebeple,bütün beşeriyetin menfaati (!) uğruna icat edilen bu cereyanı(akımı) önlemek için oluşan direnişlerin gericilik,yobazlık, softalık ve tutuculuk olduğunu söylüyor ve insanın bu gibi vasıflardan uzak kalması gerektiği üzerinde durarak yukarıda zikredilen telkini zihinlerde iyice yerleştirmeye gayret ediyordu.Tabiatıyla bu akımların karşısında gözüken herkes aşağılanmış oluyordu. O halde kim böyle bir aşağılık duruma düşmek ister ve yobazlık,tutuculuk gibi sıfatları kendisine yakıştırabilirdi?Gericilik ve yobazlık gibi menfi şöhretlerden kurtularak"ilerici"ve"aydın"olmanın garantisini elde edebilmek için bu"akım"lara kendini uydurmak daha doğru bir yol değil midir?
"Tutsaklığın ıstırabını çekmiyorum, yakında gelecek ölümden korkmuyorum. Tek üzüntü kaynağım ektiğim tohumların filizlendiğini görememek.Zorbalık Doğu 'nun halklarını ezmeye ve yobazlık onların özgürlük çığlığını boğmaya devam ediyor. "
niçin ahlak ve gerçek çırılçıplak değil de, bir hap gibi üstü kaplanmış, mutlaka şekerlenmiş ve yaldızlanmış olarak öne sürülmeli? Doğaya aykırı bu.. Sahtekarlık , aldatma, yobazlık ....
şunu da belirtmekte fayda vardır ki Prens Sabahattin Batının sürekli dem vurduğu yobazlık boyutunun Batının Doğuya yönelik zalim politikalarının bir sonucu olarak görülmesi gerektiğini ifade etmek suretiyle İslamı savunuyordu.
“Tutsaklığın ıstırabını çekmiyorum, yakında gelecek ölümden korkmuyorum. Tek üzüntü kaynağım, ektiğim tohumların filizlendiğini görememek. Zorbalık Doğu’nun halklarını ezmeye ve yobazlık onların özgürlük çığlığını boğmaya devam ediyor. Eğer tohumları, sarayların çorak topraklarına değil de bereketli halk topraklarına atsaydım daha başarılı olurdum belki. Ve sen, en büyük umutlarımı bağırdığım İran halk, bir adamı ortadan kaldırarak özgürlüğüne kavuşabileceğini sanma. Yüzlerce yıllık geleneklerin ağırlığını sarsmayı göze alman gerek.”
Bataklığın içine saplanmış bir toplumu bu bataklığın içinde yok edileceklerine ikna edemezsiniz.
Çünkü o toplum gerçekleri söyleyenlerden nefret edecek boyutta bir yobazlık ile o bataklığa toplumu sürükleyenler tarafından beyinleri yıkanarak donatılmıştır.
Önder Karaçay