“Zenciler prensesi olacağım.
Hayat işte asıl o zaman başlayacak”
Pippi Uzunçorap
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum.
Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum.
Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum.
Bir bıçağın gereksiz
-“Bütün suç Yahudilerde, diyorsun.
— Yahudi nedir?
— Damarında Yahudi kanı bulunan kimse,
— Yahudi kanıyla başka kan arasında ne ayrım var peki?
—Yani Yahudi ırkı demek istemiştim.
— Peki, ırk nedir?
— Irk mı? Bunu bilmeyecek ne var, nasıl ki Alman ırkı varsa, bir de Yahudi ırkı vardır.
— Yahudi ırkının özellikleri nelerdir?
— Canım
Ne çıkar siz bizi anlamasanız da
Evet, siz bizi anlamasanız da ne çıkar
Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da.
Hiçbir şey! Kadınlar geçtiği o kadın kokusu anlarında
Yıkanmış, mayhoş ve taranmış duygularıyla
Dönüşür içimizde az menekşe, bir sarmaşık
Menekşe, hadi neyse, mor deriz sarmaşıklara
Mor deriz, mor bilinir çünkü, bir yandan güneşler
«Ertesi gün bir de evimde arama tarama...»
«Bir şey buldular mı?»
«Kitap. Ne bulacaklar başka? 'Tan' yayınlarından birkaç kitap. Birkaç da 'Yurt ve Dünya' yayınlarından. Nâzım Hikmet'ten 'Bedrettin Destanı'. Bizim Ilgaz'dan 'Yaşadıkça'. Sonra Sabahattin Ali'nin yakılan kitapları. Bir de benim yakılan kitabım...»
«A, senin kitabını da yakmışlar mıydı gençler?»
«Yok canım, benimkini karım yakıyormuş!»
dön kadınım dön...
geri dön ansızın
“sensiz tadı yok ne baharın, ne kışın, ne de yazın
dört mevsim seni bekler...perme-perişan ayvazın
dön kadınım dön...
dön ansızın yeter ki dön...
güneşim ol harında yanayım
depremim ol göçük altında kalayım denizim ol dalganda boğulayım öderim ben ihanetin kefaretini yeter ki gel...kurbanın olayım
bir çığ
Pascal'dan ilham alan yaşlıca bir kadın, içinde 100.000 dolar bulunan bir çantayla bankaya girer ve bir hesap açtırmak istediğini söyler.Temkinli banka müdürü kadına parayı nereden bulduğunu sorar. "Bahisten," der kadın, "bahiste çok iyiyimdir."
Şaşıran müdür, "Ne tür bahisler?" diye sorar.
"Her tür," der kadın. "Mesela hemen burada, yarın öğlen on ikide sağ kalçanızın alt tarafında bir kelebek dövmesi bulunacağına 25.000 dolarına bahse girebilirim."
"Girerdim bu bahse," der müdür. "Ama bu kadar saçma bir bahisle paranızı almak istemem."
"Eh," der kadın, "bahse girmezseniz ben de gider paramı başka bankaya yatırırım."
"Yok, yok, acele etmeyin, canım," der müdür. "Tamam, bahse varım."
Kadın ertesi gün öğlen vaktinde, yanında tanıklık için avukatıyla gelir. Banka müdürü arkasını döner, pantolonunu indirir ve bakmalarını söyler. "Tamam," der kadın, "yalnız kesin görebilmemiz için biraz daha öne eğilir misiniz, lütfen?" Müdür iyice eğilir, kadın onaylar ve çantasını açıp 25.000 doları saymaya koyulur.
Bu arada avukat müdürün masasının karşısındaki koltuğa çökmüş, başı ellerinin arasında kara kara düşünmeye dalmıştır.
"Bunun nesi var?" diye sorar müdür.
"Kaybettiği için üzgün," der yaşlı kadın. "Buraya gelirken sizin bize saat on ikide kıçınızı açıp göstereceğinize dair 100.000 dolarına iddiaya girmiştik."
__
"Ey millet, birçok şeyler verdiniz, büyük sıkıntılara katlandınız, ama dostun düşmanın hayran olduğu bir sırça köşk ede ettiniz. Onun azameti, onun parlaklığı yanında üç beş çuval ekin, dört beş davar nedir ki?.. Biz sizin şanınız, şerefiniz için çalışıyoruz, sizin iyiliğinizden başka bir şey düşünmüyo ruz. Bakın, bugün getirip
Bütün suç Yahudilerde, diyorsun.
- Yahudi nedir? diye soruyorum.
- Damarında Yahudi kanı bulunan kimse, diye yanıtlıyorsun sorumu.
- Yahudi kanıyla başka kan arasında ne ayrım var peki?
Bu soru karşısında afallıyorsun; kafan karışıyor, sakınımlı bir tavırla şu yanıtı veriyorsun.
-Yani Yahudi ırkı demek istemiştim.
- Peki, ırk nedir?