“Meğer ne doldurulmaz bir derinlikmiş yokluğun, kaderde bu sensizlik de varmış, her insanın yüzünde sana benzeyen bir şey aramak da varmış
sesini duymak varmış şarkılarda, bütün kitaplarda seni okumak varmış, meğer ne dayanılmaz bir şeymiş yokluğun.”
Sen gittin,
Sonrasında hayat aktı ve gitti öylesine.
Geçen her gün reddetti,
Hiçbir anlam yüklenmedi üstüne.
Hiçbir mevsim kabullenmedi yokluğunu.
İlkbaharlar yaprak döktü,
Yazın kar yağdı ovalara.
Yokluğun öyle bir sancı bıraktı ki sinemde,
Sancıdıkça seni andım,
Seni andıkça daha çok sancıdım.
Seni kaybetmekten korkmadığı için öyle yaptı. Umursamadı çünkü, varlığın ve yokluğun onun için birdi. Artık bahanelere sarılmayı, onu kendi içinde aklamayı bırak. Sevmek, insanı istemese de fedakar kılar..