Erkek adelet değil, gerçek adalet peşindeyiz... içiniz neyse dışarıya da o yansır. İçinizde düzen, uyum, güzellik ve huzur varsa bu yaptığınız, söylediğiniz ve düşündüğünüz her şeye yansır.
Bundan böyle benim hüznümün ve ümitsizliğmin mesiresi ıssız çöller, bundan böyle benim yuvam karanlık ormanlar olacak, bundan böyle gece gündüz, matem dadısının kucağında sakin sakin ağlamaktan başka bana yapacak bir şey kalmadı! Ya sen ne olacaksın? Sen de beni o talihsiz başından atıp o umutsuz ve kederli kalbinden çıkarıncaya kadar benimle beraber azap çekeceksin!... Halbuki Ben senin başından kolay kolay çıkmayacağım! Hergün akşamlara kadar seni tenha ve hüzünlü yerlerde dolaştırıp bitkin ve dermansız bırakacağım. Sana her dakika yetimler gibi ah ettirip, seni her saat garipler gibi ağlatacağım.
Sayfa 141 - Türk Edebiyatı Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Hangi aşktan bahsetmemi istiyorsunuz? Bildiğiniz gibi vatan aşkı, evlat aşkı, anne aşkı, insan sevgisi, şeref ve haysiyetine düşkünlük, insanın kendine olan aşkı var... Bunlar farklı nitelikteki aşklardır. Hangisini konuşalım?
Sayfa 46 - Türk Edebiyatı Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Bu dağınık düşüncelerin genişleme dairesi büyüyor büyüyor ve sonra yine küçüle küçüle hayali bir nokta derecesini alıyordu. Bu nokta ise ölen sevgilinin ne pahasına olursa olsun mezarını öğrenmek gayesinden ibaretti.
Yürümeye devam etmek, biraz da bilmemeyi gerektiriyordu. Karanlık bu nedenle insana aydınlıktan daha derin görünmüyor muydu?.. Geceler bu nedenle gündüzlerden daha büyülü değil miydi?.. Bir yerlerde bırakmaya çalıştığım o seslerle o yüzlerin beni başka bir oyuna fark ettirmeden hazırladığını da bilemezdim o günlerde. Kimi barışların yeni savaşların kapısını açtığı söylenir ya, çıktığım yol, tam da böyle bir yoldu işte... İçimdeki yarılma böyle bir yarılmaydı. Bu yarılmayla yüzleşmenin de zamanı gelecekti... Ama o günler başkaydı. O günlerin duygusu başkaydı. O kaçışın hikâyesi de başkaydı... Yaşamak gerekiyordu... Yaşamak ve daha iyi anlayabilmek ve kendini sabırla inşa edebilmek, kendini kabul ettirebilmek...
Syf: 45
Beraber yaşadıkça birbirlerinin öfkelerini ayaklandırmaya başlamışlardı.
İki insan arasındaki içten dostluğun kuşkusuz bir bedeli vardır. İki insan birbirinin eksiğini fark etmeden ve bunlar için birbirlerini suçlamadan, iyi yanlarını görerek yaşaması için hayli büyük bir hayat tecrübesi, akla yakınlık ve içtenlik gerekir.
Oblomov/İvan Aleksandroviç Gonçarov
İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat.