Manzara
Her sabâh iskeleden köprüye kalkan gemide Seni buldukça, o günlük, bulurum neş'emi de. Öyle kaplar ki Boğaz fecri senin varlığını, Duyamazsın sana hayran birinin baktığını. Sen nasıl lezzet alırsan suların renginden, Ben de sermest olurum şeklinin âhenginden. Seyrederken sen o dağlarla yamaçlarda yazı Ben de seyran ederim sende. habersiz, Boğaz'ı. Seni mahzun yalılar dâvet ederken hüzne, Dalarım ben de senin çizgiler inmiş yüzüne. Sana ürperme verir solgun ağaçlar bazı, Bende bir sitma olur saçlarının her beyazı. Sonra bülbül dolu bir bahçede hüznün durulur; Kaybolan şevkini gönlüm senin aşkında bulur! Böyle her gün gömerek aksini ruhumda sesin, Bir Boğaz şarkısı hâlinde devam etmedesin... Sürecek böyle bu yol, girse de yıllar araya. Kanmadan zerre kadar ben sana, sen mazaraya! Faruk Nafiz Çamlıbel
“İnsan tuttuğu yolda diretirse o yol varacağı yere varır. Ama o yoldan vazgeçerse varacağı yer de değişir.”
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
“Açgözlülüğün nelere yol açabileceğini görün çocuklar,” demişti. “Güçlü hissetmek için asla büyünüze bel bağlamayın. Gerçek güç, kalbinizde ve aklınızda yatar.”
Sayfa 79 - Martı Yayınları
"Çiçeğin rengi soldu, bitti şarkısı kuşun... Yol tenha, dal mecalsiz, su durgun..."
Sayfa 135Kitabı okudu
çiçeğin rengi soldu, bitti şarkısı kuşun yol tenha, dal mecalsiz, su durgun
Ziya Osman Saba
Ziya Osman Saba
En kötüsü cehalet...
Cübbesinin altından perişan, korku dolu sefil görünen iki çocuk çıkardı. Çocuklar ayaklarına kapanıp cübbesine tutundu. "Bak! Şunlara bak! Aşağıya bak!" diye bağırdı hayalet. Bir kız ile bir oğlandı bunlar. Soluk benizli, çelimsiz, bakımsız, çatık kaşlı, yabani çocuklardı ama tevazuyla yerlere kapanıyorlardı. Zarif ve alımlı olmaları, gençlikle dolup taşmaları gerekirken, yaşlanmanın eli gibi yaşlı ve iskeleti çıkmış bir el onları tutmuş, kıvırmış ve lime lime etmişti. Meleklerin taht kurmuş olması gereken kalplerinde iblisler dolanıyor, gözlerinden tehditkar bakışlar atıyorlardı. Hayret verici yaratılışın tüm gizemleri arasında, hatta insanlığın en bozulmuş, değişmiş ya da çürümüşleri arasında bile böylesine korkunç yaratıklar yer almıyordu. Scrooge irkilerek bir adım geri attı. Ne hoş çocuklar olduğunu söyleyecekti ama karşısında böylesi çocuklar varken böyle büyük bir yalana dili varmadığından sözler boğazına dizildi. "Hayalet bunlar senin çocukların mı?" diye sorabildi Scrooge sadece. "İnsanlığın çocukları" dedi hayalet onlara bakarken. "Babalarındansa benim eteklerime tutunuyorlar. Oğlanın ismi Cehalet. Kızınki ise Sefalet. İkisinden de, onlar gibilerden de uzak dur ama özellikle oğlandan çünkü kaderinde kıyamet var, o alın yazısı silinmedikçe ondan uzak dur. Ona yol verme!" diye bağırdı ellerini şehre doğru uzatırken. "Onun sözcüklerini kötüle! Yok eğer onun bencil amaçlarına alet edersen, gör felaketleri. Sonra da sonun gelmesini bekle!"
Sayfa 63 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.