Korkunç bir yalnızlık hissi vardı içimde. Benimle insanlar ve şehrin yaşamı, meydanlar, evler ve sokaklar arasında sürekli olan geniş bir uçurum vardı. Büyük bir felaket oluyordu, gazetelerde önemli şeyler yazıyordu - (ama) benim umurumda olmuyordu. Eğlenceler düzenleniyordu, ölüler gömülüyor, pazarlar kuruluyor, konserler veriliyordu - ne için? ne maksatla? Dışarı çıkıyordum, ormanlarda, tepelerde, taşra yollarda sürtüyordum, çevremde çayırlar, ağaçlar, tarlalar ah vahsız bir hüzünle, dilsiz ve yalvarırcasına bana bakıyor ve bana bir şey demeyi, bana doğru gelip karşılamayı, beni selamlamayı arzuluyorlardı. Ama orada öyle hareketsizce yatıyor ve bir şey diyemiyorlardı, ve ben acılarını anlıyor ve acılarını onlarla birlikte yaşıyordum , çünkü onları bu acıdan kurtaramıyordum.
Bize neler neler öğrettiler
Sevdalar üstüne
Aldatıldık
Sevda böyle değil
Ne masallar, ninniler söylediler
Dünya üstüne
Aldatıldık
Dünya böyle değil
Ufalana ufalana kaç kuşak eridik bu yollarda
Kimimiz yerle yeksan, kimimiz zor ayakta
Kolu kanadı kırık kuşlar gibiyiz ayrı diyarlarda
Bize saadet nasip şimdi uçuk rüyalarda
Ruhumda darb izleri var...
Dağ delermişsin Ferhat... GeI de del bakalım
şu dağları! Vardiyalı hafriyat amelesi gibisin benim
yânımda. Bir görseydin deldiğin dağları Ferhat...
Çöllerde gezermişsin Mecnun... Gel de gez
tozuttuğum yollarda. Senin çilen, benimki
yanında zamane müzikali gibi...
Benim Leylâm, öyle nazlı, öyle nazlı ki...
Benim çöllerim öyle taşlı, öyle sıcak ki...
Senin çölün yakmadı topuğunu, benim
yüzümü kavuran ampuller kadar...
Niyazi Yıldırım Gencosmanoğlu
Yollarda
Yaslanmaya müsait otobüs erleri
Gövdesinde dikili kuşlar
Üretken mi şu ağaç
Bu sabun kokusu nereden
Beşeriyet gibi
Ağzı açık cenin gecesi
Kımıldanış pencerede
Işık mi güneşe güneş mi geceye
Ürkek mi cesur mu hiçbir fikri mi yok
Kendine mi ebrehe ellere kureyş ellere ne
Özgüven, Haset ve kıskançlığa panzehir gibidir. Özgüvenini inşa edip perçinlemek kişiyi kendi yaptığına odaklar ve başkalarıyla gereksiz kıyastan kurtarır. Haset ve kıskançlık hayatın devamlılığında her zaman karşımıza çıkacak olan duygulardır. Ancak haset konusunda bilinçlenmek, hasetin bir hasret mesajı olabileceğini bilmek, haset duygusunun enerjisine daha bilinçli ve yapıcı yollarda kullanmaya yardımcı olabilir.
Geçtiğimiz yollarda kalan son ayak izlerimiz, topuğumuzun yerden kalkmasıyla beraber rüzgârla süpürülüp gidecek olduktan sonra yaşamanın ne anlamı vardı?
Henüz yolumuz kesişmemiş olabilir, başka yollarda da geziniyor olabiliriz. Belki de karşıma hiç çıkmayacaksın ve biz diye birşey olmayacak. Belki de yüzünü ezberleyeceğim. Bazen düşününce anlamda veremiyorum, sarılmamız gereken konular varken, sen neden hala yoksun?..
Ebû Saîd el Hudrî (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Nebî (s.a.v.):
"Yollarda oturmaktan sakınınız." buyurdu. Bunun üzerine:
"Ya Rasulallah! Oturup konuşacak başka yerlerimiz yok. (Buna mecburuz.) dediler. Bunun üzerine Rasulallah (s.a.v.):
"İlle de oturacaksanız, bari yolun hakkını verin." buyurdu.
"Yolun hakkı nedir ya Rasulallah?" dediler.
"Gözü sakınmak, eziyet vermemek, selâm almak, iyiliği emretmek ve kötülükten menetmektir." buyurdu.
Kişisel gelişim kitabı olan "Kashna Felsefesi" özgüven eksikliği olan kişilere bir cesaret aşılama çabasıdır. Yazar sıradanlaşmış düşüncelerin farklı bakış açısıyla yeniden değerlendirerek doğruları sorgulamanın peşine düşer. Bazen acaba olabilir mi, bazen de saçmalama yahu çıkmıyorsa zorlamanın anlamı yok dedirten analizlerine şahitlik