"Evlenmeyi düşünmüyor musunuz? Bu konudaki görüşünüz?"
"Tabii ki evlenmeyi düşünüyorum. Ama eğer ... " Sustu, bir an
için geri çekilmek istedi ama sonra tüm cesaretiyle silahına sarıldı.
"Tabii evlenmeme değecek kadar zengin birini bulursam. Biraz fazla açık oldu değil mi? Ama niyetim bu. Umarım bundan dolayı beni kınamazsınız."
"Olaylara ticari bir zihniyetle yaklaşmaya her zaman saygı duyarım. Peki, kafanızda nasıl biri var?"
"Tip mi, yani boy pos filan mı?"
"Yoo, hayır. İş ... servet?"
"Ah, henüz bu konuda bir karar vermiş değilim."
"Bana ne dersiniz?"
"Siz mi?"
"Elbette."
"Yoo, hayır, olamaz."
"Neden?"
"Size bunun olamayacağını söyledim."
"Tekrar soruyorum, neden?"
"Bu doğru olmaz."
"Neden doğru olmasın ki?"
O zamana değin, çocukken insana sonsuz gibi görünen bir yolda, yılların yavaş yavaş ve hafifçe geçtiği, böylece hiç kimsenin akıp gittiklerinin ayırdına varmadığı bir yolda, hep ilk gençliğinin kaygısızlığıyla ilerlemişti. İnsan bu yolda sakin sakin, çevresine merakla bakarak ilerlerdi, aceleye gerçekten hiç gerek yoktu, ne arkanızda sizi
Ben düşünüyorum da, şayet insanlara iyilik getirmeyecekse senin şu iyi yürekliliğin de, dini bütünlüğün de insanlara vız gelir; yoo, onlara dikkat et, her yüreğe şefkat göster, insanları birazcık şımart, hoşlarına gider...
"Alınmış gibisin."
"Yoo. Ne münasebet..."
"Kıskanmadın da yani beni hiç?"
"Hayır. Kıskanmadım da seni yani hiç gayet."
"İnanayım ben de o zaman sana gayet."
"Neye inanmak istiyorsan inan."
"Öyle yapıyorum."
Siz zenginlere kalsa, zaten hep değersiz kitapları, ağlak suratlı azize resimlerini, ya da dans edebilen kıvrak bacakları satın alırsınız!
"Ah, şu kahrolası eşitlik!" Yoo, muhterem beyefendiciğim, eşitlikten söz eden yok. Biz sadece değerimiz ne ise onun karşılığını istiyoruz. Eğer Siz daha değerliyseniz, Size de daha yüksek değer biçmek gerekir. Bizim tek istediğimiz, bize biçilen fiyata değecek birisi olmak ve ödediğiniz paranın karşılığını da hakkıyla verdiğimizi düşünebilmektir.
"-Anladım, öyle çok gülüyordunuz ki!
-Yaa! Ha evet, eskiden çok gülerdim.
-Şimdi artık gülmüyor musunuz?
-Yoo, şimdi de gülüyorum. Yaşamak öyle güzel ki!"