Ey oğul! Artık Beysin! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, hoş görmek sana. Çatışmalar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana. Bölmek bize, bütünlemek sana. Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelâmlısın! Amma bunları
Baştan çıkarma, söylemin anlamını elinden alan ve onu kendi hakikatinden uzaklaştıran şeydir. Bu haliyle, psikanalizdeki açık söylem ve gizli söylem ayrımının tersidir. Çünkü gizli söylem, açık söylemi kendi hakikatinden değil, kendi hakikatine "doğru" saptırır. Açık söylem işlenmiş görüntü konumundadır ve ortaya çıkan bir anlam ona nüfuz eder. Yorum ise görüntüleri ve açık söylem oyununu kırıp gizli söylemi yeniden geçerli hale getirerek anlamı özgürleştiren şeydir. Anlama dair bütün söylemler, görünümlere son vermek isterler. Zira psikanaliz için en kötüsü baştan çıkarılmış bilinçdışıdır. Freud'da baştan çıkarmayı ortadan kaldırarak onun yerine son derece işlemsel bir yorumlama mekaniği, cinselliği son derece yüksek bir bastırım mekaniği koymuştur.
Reklam
Kibarlık
Modern siyasete, hem sağ hem de sol görüşlere, bugün libert er ideoloji adını verdiğimiz özgürlükçü bakış açısı egemendir. Müdahaleci olmayan bu anlayışı açık bir dille ilk kez anlatıp savunanların başında gelen John Stuart Mill, 1859 tarihli Özgürlük Üzerine adlı kitabında şöyle der: 'Uygar bir toplumun herhangi bir bireyi üzerinde, onun onayı olmadan uygulanabilecek haklı baskının tek bir amacı vardır: onu başkalarına zarar vermekten alıkoymak. Onun kendi fiziksel ya da ahlaki iyiliğini korumak, ona baskı uygulamak için yeterli bir amaç değildir' Bu durumda devlet, halkının iç huzurunu artırma ya da birbirlerine davranışlarını düzeltme konusunda herhangi bir adım atamayacagini iyice anlamış olur. Halkının zayıf yönleriyle ilgili yorum yapmaz, bu yönleri hiç eleştirmez; çünkü liberterlerin en çok nefret ettikleri o kötü devlet türüne, kendisini insanların dadısi olarak gören devlet türüne dönmekten çok korkar.
yazarın erişilmez niyeti ile okurun tartışmaya açık niyeti arasında, asılsız bir yorumu boşa çıkaran metnin saydam niyeti vardır.
Çanakkale Ruhu
1915 Yılının hac mevsimiydi. Her hac mevsiminde olduğu gibi, dört bir yandan müminler geliyordu. Bu gelenlerin içinde Hindistan ulemasından alim, zahit, kalbi keşfe açık bir allah dostu da bulunuyordu. Bu allah dostu ile ahbaplık oluştu. Sohbetine katıldık. O kadar güzel sohbetleri oluyordu ki... kendisi de ağlıyordu, Dinleyenleri de ağlatıyordu.
Sayfa 29 - NesilKitabı okudu
VE ÇOCUĞUN UYANIŞI  BÖYLE BAŞLADI
Gül kokuları çocukların kaburga kırıklarından geliyor  Acıyı ve insanlığı çocuklar  Böyle dayanılmaz kıldılar ve yeni suları  Onların bilgileri getirdi  Elleri önlerine bağlı - duruşları  Omuzlarından göğüslerine doğru kıvrık ve yumulu  Yaşarlar ebedi göz ve ölümsüzlük aşısı yapan kitabı  Ki şimendifer  Nasıl peşinden koşturursa katarları yolcu
Reklam
565 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.