Bu kitabın Dostoyevski açısından farklı bir yeri vardır. Zira hayatından birebir kesitler verir. Duyguların hepsi gerçektir. Olayların bazıları gerçek bazıları hayal ürünüdür. Dostoyevski ilk karısı ile evliyken genç bir kadına aşık olur ve beraber Avrupaya giderler. Genç kadın ise avrupada bir İspanyol gencine tutulur. Taslağı birkaç yıl önce yapılmış ancak roman eşi öldükten sonra yazılmıştır. O yüzden olaylar büyük romanlarında ki detaylı değil ancak uslup dostoyevski uslubudur.
Sende uslubun yetkinliğini ve olay örgüsünün darlığını yakalamışsın nitekim. Eline sağlık çok güzel olmuş. Dostoyevski'nin hissettiği ve romanına gerçekçi olarak yansıttığı duyguları inceleme de yansıtmışsın. Keyifli okumalar dilerim.
Tabii Dostoyevski biyografisi konusunda da senin böyle yardımlarına kesinlikle ihtiyacım var İbrahim dostum -aka Rus edebiyatından sorumlu devlet bakanımız-. :) O zamanlar sanki aklımda canlanmış gibi okudum yorumunu, eline sağlık.
Çok belli oluyor bu gerçekten de ama üslubun ona ait olduğunu güldüğüm yerlerde ve tepkilerde net olarak anladım diyebiliyorum, bu da okuduğum bir önceki kitaplarından gelen aşinalık sayesinde oldu. Teşekkür ederim!
Yorumda yazacaktım ama tam emin olamadığım için yanlış bilgi vermek istemedim. Bu roman suç ve cezadan sonra yazılmıştır. Aralarında 1 yıldan az bir zaman var. Suç ve cezayı da 8 ayda yazıyor sanırım :)
Dostoyevski bizden sorulur. Kendi hayat hikayemi onunki kadar net bilmiyorum :) hayranlık böyle bir şey olsa gerek. Asıl ben teşekkür ederim. Dostoyevski yorumların için. Senin kaleminden okumakta bir başka oluyor.
Necip Hocam'ın bir yorumu vardı, ne kadar 25 günde ya da 8 ayda da yazmış olsa 46 yıl + 25 gün ya da 46 yıl + 8 ay diye düşünmesi çok mantıklı geldi. :)
"Kendi hayat hikayemi onunki kadar net bilmiyorum :)" Bu cümle bugün duyduğum en komedi cümleydi, sen çok yaşa. :D Rica ederim dostum, elimizden geldiği kadarıyla işte...
Dostoyevski için bu söz çok daha büyük anlamlar ifade ediyor. Kürek cezasındayken 4 yıl boyunca sadece İncil okumuş. Çocukluğundan da dindarlık aşılanmış biraz ama öyle zeki bir adamın zihninin incildeki çarpıklıkları kabul etmesi mümkün değil. Romanlarının çoğu da geçirdiği bu düşünce bunalımı üzerine. Sonra çektiği acılar, son anda idamdan dönmesinin etkisi Vs.
Ölüler Evinden Anılar'da bunu kesinlikle fazlasıyla belli ediyordu aslında... Raskolnikov'la bu düşünce bunalımları ve dinsel gelgitler tavan yapmış.
Bu iki roman birbirinden çok ayrı hikayelere ve kişilere sahip. Suç ve Ceza tam anlamıyla Dostoyevski'nin ruhundaki çatışmaları ve bu ruh hallerinin psikolojisini işler. Ben okuduğum çeviride bizim masalların sonuna benzer bir son hatırlıyorum ama tekrar bakarım. Siz hangi çeviriden okumuştunuz acaba?
Onunda çevirmeni en iyi 3 çevirmenden birisi aslında Rus edebiyatı alanında. Ben kendi çevirmenime de güveniyorum. Ben yanılıyor olabilirim :) Dostoyeski tasarlayıp yazmamış da olabilir. Bu arada Budala'yı okudunuz mu? Budala özellik olarak Raskolnikov'un tam zıttıdır. Hikayeler arasında sağlam bağlar kurulabilir.
Suç ve Ceza - Ecinniler - Karamazov Kardeşler sırasıyla okunmalı bana göre. Aslında kısa bir yazı yazdım ama kendime , siteye değil. Romanlar arası kurduğum ilişkilere dair. Paylaşacaktım burada ama spoilerdan etkilenen arkadaşların okumalarını etkilemek istemedim.
You need to log in to be able to comment.