Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yorum

Gönül. isimli okurun asıl gönderisini gör
Kaan okurunun profil resmi
Elinize sağlık. Benim de geçenlerde elime aldığım, ancak okumayı ertelediğim bir kitaptı. İncelemeniz sayesinde genel ön bilgi almış oldum. Öte yandan, edebiyat bir ülkenin tarihiyle paralel ilerleyen bir süreçtir çoğu zaman. Bu nedenle, her ne kadar edebi manada doyurucu olmasa da insanın kendi ülkesinin edebiyatından da okumalar yapması önemlidir. Tabi, kimi insanlar gibi ne kadar Türk eseri varsa hepsi okunsun -ululansın- görüşünde de değilim. Dönemlerden veya yazarlardan en azından birer tane eser okunarak bilgi sahibi olunsa çok güzel olur. Araba Sevdası'nı okumuştum geçenlerde ve pek beğenmemiştim. Yine de Türk romancılığının başlarındaki bir adımı görmek, aynı zamanda dönemin Türkiye'sinde topluma tanık olmak açısından faydalıydı. Bunun dışında yazınızın şu parafından anlıyorum ki, Fethi Naci'yle edebiyata benzer yaklaşıyoruz: "Olumsuz manada en çok eleştirdikleri toplumcular. "Birey"i romanlarında unuttukları için. Davalarını soylu buluyor ama "soyut gerçeklik"ten değil "sanatsal gerçekçilik"ten yana." Sanirim Hilmi Yavuz'du, o da toplumcu gerçekçilik ekolunden isimlerin eserlerini romandan çok röportaj gibi olduğunu ve bunun aslında edebiyat açısından realizme uygun düşmediğinden bahsetmişti. Ben bu türde çok eser okumadım. Okuduklarımdan Osman Şahin'in üslubunun edebi zenginliği yüksekti. Ancak onun da hapishane konulu kitaplarında yer yer bu türe getirilen eleştirilerin nedenlerini görebiliyoruz. Evet, amaç çok güzel olabilir. Bu amaç çerçevesinde hitap edilen kesimi baz alarak yazı dili de kolay anlaşılır ve bol diyaloglu kurulabilir. Ancak, bunun fazla olması bu sefer eserin edebi seviyesini aşağı düşürebilir. En azından ben, bir noktadan sonra bu tarz eserlerden sıkılmaya başlıyorum.
Gönül. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Okumanızı mutlaka öneririm, faydalı bir okuma olacaktır, sanatsal açıdan ise haz verecektir:) Çoğu okur küçümsediğinden midir, başarısız bulduğundan mıdır, isim yapmış birkaç yazardan hariç yerli ürünlerimizi okumaz. Yerli romanımıza biraz insaflı bakilmalı Batı romanıyla arasında 200-300 yıllık bir zaman var. Mesela Araba Sevdası yayımlandığında Suç ve Ceza ,Sefiller gibi dev romanlar çoktan okunmuştu, bu açıdan ve bugünkü ölçütlerle bakarsak Araba Sevdası başarısız hatta komik gelir. Ama o roman aslında edebiyatımız için büyük bir merhaledir. Bihruz edebiyatımızın ilk sağlam tipidir. Siz sevmemişsiniz ama dönemi anlamak için, ilkleri tanimak için okumuşsunuz. Gerçek edebiyat okuru böyle olmalıdır bana göre, şans vermelidir, karşılaştırmalıdır. Çünkü kurgu eserler her ne kadar estetik haz için okunsa da döneminin sosyal-psilojik belleğidir aynı zamanda.Ben de bahsettiğiniz kimi okurlar gibiyim, imkanım olsa yerli eserlerin hepsini okumak isterdim ama benim normal işim de bu zaten. Toplumcu romancılar sorununa Fethi Naci çok geniş bakmış ve irdelemiş, bu açıdan sizi tatmin edecektir. Özellikle kendi gerçeklikleriyle nasıl çelistiklerini açıkladığı kısım çok doyurucuydu. Ve tabi ki ihmal edilen birey psikolojisi. Fakir Baykurt'un sözüne de yer vermiş. "Biz topluma yönelirken, bireyi savsakladık." iş sanat yapmaksa onları romancılık açısından ben de zayıf buluyorum. Ama onlar döneminin adamıydılar, bir ihtiyacı karşilamaya köylüyü, işçiyi romana sokmaya çalıştılar. Önlerinde yerli mana da pek örnek yoktu. Onların romanlarını edebi anlamda zayıf buluyorum ama dili güzel kullanmalarını, mesajlarını, insanımızı anlatma tarzlarını, sıradan insana ulaşmaya çalışmalarını çok seviyorum. Eminim bunda köyde büyümemim çok etkisi var. Bu şartlarda artık Mahmut Makal, Fakir Baykurt, Kemal Tahir çıkmaz. Bu yüzden onlar edebiyat tarihimiz için çok değerliler bana göre.
Kaan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim bu detaylı ve açıklayıcı cevabınız için. :)
Gönül. okurunun profil resmi
:)) Fark ettim ki yorumunuzdan hareketle iç dökmüşüm, ben de teşekkür ederim.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.