Yorum

RA isimli okurun asıl gönderisini gör
Atiye okurunun profil resmi
Kanunların cezalar için yetersiz olduğunu, uygulanan indirimlerin yanlış olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak idam istemek bambaşka bir boyut. Linkteki haber üzerinden konuşayım: failin akli dengesinin bozuk olduğuna dair yüzde 41 raporu var. Böyle bir raporu olan insanın nasıl dışarda rahatça gezebildiğini düşünmek gerek önce. Neden tedavi edilmiyor, neden hastanede değil, neden herhangi bir tedbir uygulanmamış? Uygulansa daha farklı olur muydu? Veya yorumda yazdığınız olay için soruyorum, olayın ayrıntısını biliyor musunuz? 20-30 hırsızlık suçundan bir şekilde sıyrıldığı nerden biliniyor? Yoksa bu kişi akıl hastası ve gerekli tedbirler alınmadığı için mi bunlar olmuş? Bunları da sormak gerek. "20-30 hırsızlık suçu" demek bile bir garip geliyor bana açıkçası. Çünkü kulaktan dolma anlatıldığı ve özensizce bir sonuca varılabileceği belli oluyor. Çoğu olayın da böyle kulaktan dolma anlatıldığı ve tıpkı olayların failleri gibi, olayları anlatanların da bir hınç ve öfkeyle idam istedikleri düşünüldüğünde de hiç sağlıklı bir sonuç ortaya çıkacağını düşünmüyorum. Birisini canice öldüren birisi için, yine aynı şeyi o kişiye reva görüyorsunuz çünkü. Topluma tekrar kazandırmak gibi uzun ve zahmetli ancak uzun vadede çok daha etkili olabilen bir çözüm yerine, kolaya kaçıp idam istiyorsunuz.
RA okurunun profil resmi
Öncelikle düşüncenizi anlayışla karşılıyorum, buna benzer durumları ilk kez dile getirmiyorum ve son kez olmayacak gibi görünüyor (şu anki görüşüme göre) ve genel olarak hukuk öğrencileri böyle durumlarda ilk yaptıkları itiraz budur, "yalan yanlış bilgiler ile" öğrenciler dedim dikkat ederseniz. Çünkü Hukuk öğretim üyeleri yani yıllarca bu işin içinde olan hocalarımızla konuşma fırsatım çok oldu -siyasi olmadığı sürece- buna benzer bir itiraz ile hiç karşılaşmadım. Onlardan idama karşı olanlar vardı ama şöyle diyenler çıktı, adalet sisteminde yanlış kararlar verilme durumu olabiliyor ve bazen bunlar fark edilip sonrasında düzeltme imkanı sağlanabilir, mesela hapis yatarken serbest kalabilir, ya da tazminatlık bir durum varsa o ödenebilir, iadeyi itibar edilebilir vs. ancak idamın geri dönüşü olmaz. Yani bu şekilde itirazlar gördüm öğretim üyelerinden dediğim şekilde yalan yanlış bilgiler olarak hiç duymadım. Böyle bir durum neden gerçekleşebilir diye düşündüğüm zaman şunu rahatlıkla gördüm; çünkü bu işin içinde olanlar çok iyi biliyorlar ki adalet her zaman tecelli etmez! Şimdi nasıl etmez diye bunu uzun uzun anlatmama gerek, şundan, bundan ondan. Yani hadi diyelim, bu haber yalan yanlış hadi diyelim bir sonraki aynı şekilde. anitsayac.com buradan Türkiye'de gerçekleşen herhangi biri seçilerek yolumuza kaldığımız yerden devam edebiliriz!? Bir engel çıkmaz herhalde. kasten adam öldürmenin cezası belli, indirimlerle aldığı cezalar belli, ki bunlar da bir kaçış yolunu bulmazlarsa. Bunu burada bırakalım ikincisine geçelim -dediğim o haberde Adana'da gerçekleşmişti- kış aylarında dışarda kalmamak için keyfi olarak hırsızlık yapanlar var çünkü alacakları süreler belli! Açıkçası buna şaşırmanıza şaşırdım. Onu da geçelim, aflarla kimlerin kimlerin dışarı çıktığına bakalım.!? Peki bunları bir tarafa bırakalım siz kanunların yeterli olduğunu yani insanın yaptığı bir şey sonuçta hatasız olduğunu, toplumun vicdanını zedelemediğine inanıyor musunuz? Ki, muhtemelen hayır diyeceksiniz, yetersiz görürsünüz, o zaman bu eleştirime de karşı çıkmamanız lazım. Bugün doktora almak için, alanına göre yurt dışında bir ülkede 3-6 ay gibi bir süre geçiriyorlar . Niye, çünkü onlardan çok geride olduğumuz için sebebini de söylemiş olayım; kaynak anlamında, işleniş anlamında veya başka bir eksiklikten dolayı... Yani kısacası gerideyiz. Bunları neden açıkladım çünkü siz buna karşı çıkmışsınız bir de idama karşı çıkmışsınız özel olarak. Şimdi idama gelelim yani tamam bunlar oluyor ama idam değil ıslah edelim. Türkiye'de bazı sebeplerden dolayı (ki bana göre tamamen siyasi) idam kaldırıldı. Peki bu söylediğinizi kanıtlayacak bir durum yaşandı mı? Islaha dönük bir şeyler yapıldı mı? Diyeceksiniz ben de onu söylüyorum işte yapsınlar. O zaman ben de şunu söylüyorum, o kanıtlayacak şekilde yaptıklarında o zaman idamı kaldırsınlar. Ben bir canımı kaybederek, dünyaya bir defa geldiğimi bu hakkı kaybederek onların sistemini bekleyemem. Bu size verdiğim cevap. Kendi görüşüme gelince, bu ıslah edilebilir bir şey değildir, evet koşullar insanları bu noktaya götürüyor onu kabul ediyorum, kimse katil doğmuyor ama bu dünya şartlarında da bu olumsuzluk şartlarını (katilliğe götüren şartları) tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. Dolasıyla bir karakter oturduktan sonra ve karakter suça meyilli olup suç işliyorsa bunun ağır şekilde cezasını alması gerekiyor. Ve can alan canını vermek zorundadır. Benim hayat felsefem budur. Tahmin yürütüyorum, eğer gelip senin gözlerinin önünde senin aileni katledersem ve sen hiçbir ceza almayacağını düşürsen, elinde de fırsat olursa beni orada lime lime edersin ( hayır efendim öyle şey yapmam diyebilirsin, bu bana inandırıcı gelmez çünkü insanı bu kadarcık tanıyorum). Yani sizin görüşünüze baktığımda fazlasıyla iyimser. Son olarak şunu da söyleyeyim idam getirin ve gidin yatın demiyorum. Bu olumsuz şartlar üzerinde çalışmalar devam edecek, mümkün mertebe düzeltilecek, ben idam tek çözüm demiyorum, bu durumlar gerçekleştiğinde idam şart diyorum. Yani bu suç işlendiği zaman devletin vereceği tek ceza idamdır, diyorum! Birini adam öldürüyor birini devlet ne fark eder, Bir İdam Mahkumunun Son Günü'nde de işlenen düşünce gibi. Fark şu, biri masum birini öldürüyor, diğeri masum birini öldüren suçlu birini öldürüyor.
Atiye okurunun profil resmi
Tamamen yalan yanlış gibi bir tabir kullanmıyorum ancak sosyal medyada öğrenilen olayların çoğunda doğru ve yanlış bilgiler iç içe geçmiş şekilde veriliyor. Bu da yanlış yorumlamaya sebep oluyor. Bunun dışında medyaya yansımayan ve gizli kalması gereken şeyler de olabiliyor dava sürecinde. Bunları da eklersek ortaya yanlış şeyler çıkıyor. Bunları söyleyen sadece öğrenciler de değil. Avukatlar ve sizin konuştuğunuzun dışında kalan kimi öğretim üyeleri de diyor. Yani meslek grubunu dahil ederek pek de kanıtlayıcı olamayacağız çünkü içlerinde her türlü fikri savunan var. "Peki bunları bir tarafa bırakalım siz kanunların yeterli olduğunu yani insanın yaptığı bir şey sonuçta hatasız olduğunu, toplumun vicdanını zedelemediğine inanıyor musunuz? Ki, muhtemelen hayır diyeceksiniz, yetersiz görürsünüz, o zaman bu eleştirime de karşı çıkmamanız lazım." Kanunların yeterli olup olmadığı çok geniş bir açıklama olur. Kimi suçlar için verilen cezayı evet yeterli görüyorum -insan öldürme suçuna "verilmesi gereken" müebbet hapis gibi- ama kimileri için de yeterli görmüyorum. -hırsızlık suçuna verilen 1-3 yıl hapis gibi.- İndirimlerin olmaması gerektiğini düşünüyorum. Benim yerime cevap vererek, benim cevabımmışcasına açıklama yapmaya çalışmışsınız :) Ama sizin buradaki "insanın yaptığı bir şey" sözünden de konunun nereye gideceğini -insanların yaptıkları kanunlar yeterli olmaz, tanrının kanunu en iyisidir vb.- tahmin edebiliyorum. Oraya girersek hiç çıkamayız, ayrı bir tartışma konusu için şu an ne vaktim ne enerjim var. Tek diyebileceğim, tanrı kuralları denen şeyi barbarca gördüğüm. İdamı neden istediğinizi de az çok anlamış oldum sanırım. "Kendi görüşüme gelince, bu ıslah edilebilir bir şey değildir, evet koşullar insanları bu noktaya götürüyor onu kabul ediyorum, kimse katil doğmuyor ama bu dünya şartlarında da bu olumsuzluk şartlarını (katilliğe götüren şartları) tamamen ortadan kaldırmak mümkün değildir. Dolasıyla bir karakter oturduktan sonra ve karakter suça meyilli olup suç işliyorsa bunun ağır şekilde cezasını alması gerekiyor. Ve can alan canını vermek zorundadır. Benim hayat felsefem budur." Islah edilebilir bir şey değildir? İnsan öldürme suçunu işleyen her insan, cezaevinden çıktıktan sonra tekrar aynı suçu işliyor sanırım? Bu mantıkla suç işleyen her insan hiçbir zaman aklanamaz, suçunun gerektirdiği cezayı çekse bile, pişman olsa bile. Karakter oturması diye bir şey olduğuna inanmıyorum, uzun süre suç işlememiş olmanız sizin de ilerde suçlu olmayacağınızın garantisini vermez ki çevresinde iyi olarak bilinen kimi insanlar bile gün gelip öfkeden gözü dönüp öldürebiliyor birilerini. Karakter de bir yere kadar etki eder. Ve ayrıca can alan canını vermek zorundadır gibi bir düşünceyi de "hayat felsefesi" olarak görmüyorum, potansiyel katillik olarak görüyorum. "Tahmin yürütüyorum, eğer gelip senin gözlerinin önünde senin aileni katledersem ve sen hiçbir ceza almayacağını düşürsen, elinde de fırsat olursa beni orada lime lime edersin ( hayır efendim öyle şey yapmam diyebilirsin, bu bana inandırıcı gelmez çünkü insanı bu kadarcık tanıyorum)." Bu tip durumlarda öfkelenmek, üzülmek veya daha daha başka duygular hissetmek gayet normal. Ancak duyguları işin içine katarak adalet aranacaksa çok da objektif bir sonuca varılmaz. Tıpkı faile öfke duymanın sonucunda adalet arayışında idamı istemek gibi. "Bu olumsuz şartlar üzerinde çalışmalar devam edecek, mümkün mertebe düzeltilecek, ben idam tek çözüm demiyorum, bu durumlar gerçekleştiğinde idam şart diyorum. Yani bu suç işlendiği zaman devletin vereceği tek ceza idamdır, diyorum!" Ceza zaten suç işlendikten sonra verilmeli, suçu işlemeden önce de mi idam söz konusu olabiliyor yani :) hem ıslah edilemez deyip hem de mümkün mertebe bunlar düzeltilmeli demek kendi içinizde çeliştiğinizi gösteriyor bana göre. İdam tek çözüm değildir deyip, can alan can vermelidir de diyorsunuz. Fikirleri yumuşatmaya gerek yok. Net fikrinizi anladım: idam. Son olarak diyeceğim hiçbir şey yok. Söyledikleriniz üzerinden açıklamaya çalıştım bazı şeyleri. Fikrinizi değiştirmek gibi bir niyetim de yoktu zaten. Her seferinde idam idam diye dolaşanları görüp sessiz kalıyordum ancak iletinizi görünce yazmak istedim. Umarım ölmek- öldürmek üzerinden benimsediğiniz adalet anlayışınız bir gün değişir. İyi akşamlar.
RA okurunun profil resmi
:)) Böyle olmaz ama
RA okurunun profil resmi
Ahmet Kaya'nın bir parçasında geçen "Şimdi ben nerdeyim sen nerde" ifadesi, yorumunuzu okuduğumdaki düşüncelerimi öyle güzel açıklıyor ki, herhalde daha iyi bir söz olamazdı dedim kendi kendime :)) Anlaşılan üstünde bulunduğumuz tepeler birbirinden çok uzak bu şekilde anlaşılmamız da zor görünüyor mümkün mertebe uzatmadan sizin yazınızı takip ederek kısa kısa cevap vermeye çalışayım. -Kanunlar tamamen yanlış ya da tamamen doğru diye bir şey demedim; zaten bu anlamda da sizden de bir cevap beklemedim. Kanunların böyle bir potansiyeli taşıyabileceğini ve dolayısıyla üzerinde tartışma yapılabileceğine vurgudur sadece. -Tüm öğretim üyeleri böyle der, şöyle der olayı değil bu olay, olayın önünü kapatmakla ilgili bir durum, orada dile getirdiğim şey. Aslında çok da açık neden o kısımdan böyle bir yoruma gittiniz anlayamadım. Şunu diyorum öğretim üyeleri olaya o noktadan yaklaşmazlar, onun için de bu yalan yanlış bilgiler deyip olayı kapatmaya çalışmazlar. Zaten bunun için size örnek verdim. Yani ona bir itirazım söz konusu değil, diyorum ya; hadi hadi, hadi şu değil (yani gazetelerin eksik, yanlış bilgiler verme potansiyelini kabul ediyorum) diye. -Gecenin bu saatinde mantığa girmeyeyim, bir şeydeki hatayı nereye bağladınız böyle! İnsan hata yapabilir diyorum, bunun nereden geldiğini anladım diyorsunuz :)) sinirden gülüyorum yani. Tanrı olayına falan girmedim oraya girersem basit net cevaplar vardır. İnsan cephesinden gittim. Anladım diyorsunuz, alakası yok, anlamakla yakından uzaktan alakası yok. Genel olarak okunmamamızın sebebi de bu, tepeler birbirinden uzak. -Bu hayat felsefesi değildir, nedir ya :)) Bunun olamayacağına siz nasıl karar veriyorsunuz, can alanın canı alınır diyorum, olamaz nedir? Yanlış bir düşünce, asla katılmam bla bla bla da, olamaz nedir ya. Ben böyle düşünüyorum ve hayat felsefem haline getirdim. Neyse -Kısacası öfkelenmek vs. demişsiniz ya, buna işte vicdan diyorum. Yani her şeyi işin içine koyacağız. -Bak şimdi hepsinde skandal yorumlamalar var da, burası da bir acayip, bence burayı anladınız, araya biraz komedi yerleştirmek istediniz, bunun başka bir izahi yok. ÜSTÜNE VURA VURA VURA VURA diyorum ki bu suçun tek cezası budur. İdamdır, yumuşatmak falan fistan yok. Kıvırmak asla. Güzel arkadaşım, neden böyle yapıyorsun. Yok suç olmadan da ceza olur mu falan :)) bu kaçıncı sigara yakışım. Oldu bu böyle, olmadı yani. SUÇUN CEZASI İDAMDIR, AMA SADECE İDAM GETİREREK BU İŞİ HALLEDEMEYİZ. YANİ BİR TARAFTAN DA EĞER VARSA DİĞER ÇALIŞMALAR DEVAM EDİLECEK. SUÇ OLMADAN DA CEZA VERİLİR DEĞİL, SUÇA GİTMEDEN ÖNCEEEE O OLUMSUZ ŞARTLAR YANİ ONU ŞUÇA İTEN SEBEPLER DE ORTADAN KALDIRILMAYA ÇALIŞILACAK. -Karakter oturması diye bir şey düşünmeyebilirsiniz. En yerinde cevap belki bu. Diğerleri alakasız şeyler. Bunu kesin olarak böyle olduğunu iddia edemem şu anki düşüncem bu diyorum yarın farklı şeyler görürüm düşüncem değişebilir. -Son dediğiniz kısma gelince bana gelen yorumlar, belli bir seviyedeyse hoşuma da gider, değilse cevap yazmam bile. Çünkü ben asla değişmem diyenlerden değilim. Yani hatalı görüşlerim olabilir. Gelen yorumlarda farklı, yeni şeyler varsa onları alır ve uygularım da. Onun için sizin yorumunuzu yapmış olmanız benim açımdan hiçbir sakıncası yok. Ben de cevap yazmayı birkaç kez yarıda bıraktım sonra kendimi zorlayarak tamamladım. Çünkü konudan bir kayma varsa cevap yazamıyorum. Sinirlerim bu anlamda çok yıpranmış. Neyse artık size de iyi geceler.
You need to log in to be able to comment.