Orhan Pamuk bence bu kitabıyla ne mükemmel erkeği, ne mükemmel kadını ne de mükemmel aşkı okuyucu ile bulaştırmayı amaçlamış. Onun yaptığı sadece gerçekçi ve takıntılı bir aşk hikayesini okuyucu ile buluşturmaktı. Ve bu açıdan değerlendirdiğimizde harika bir iş çıkardığını düşünüyorum. Çünkü bu kitabı okuyan ben dahil herkes Kemal'i Füsun'u ve Masumiyet Müzesi'ni gerçek sanıyor.
Kitabı bitirdiğimde o kadar etkilenmiş ve gerçekçi bulmuştum ki, bu romanın mutlaka bir gerçeklik payı olmalı diye düşünmüş ve araştırma yapmıştım. Ulaştığım sonuç, hikayenin gerçek olmadığıydı... Metin abi ile bir konuşmamızda ise Füsun'un eski bir komşuları olduğunu söylemişti ve allak bullak olmuştum. Çünkü içimde hala bir yerlerde bu romanın gerçek olduğuna inanan yerler var. Sanırım Metin abi de o kurduğu cümle ile bu romanın gerçekçilik ögesini kendi üslubu ile bana anlatmak istemişti. Hala kararsızım aslında :)
Demek istediğim, bu kitaptaki karakterler elbette mükemmel değiller. Birçok yanlışları, takıntıları ve hayata ilişkin vermiş oldukları hatalı kararları var. Ama bütün bunlar gerçekçilik ögesini artırmak amacıyla yapılmış kurgular bence. Eleştirilerinize saygı göstermekle birlikte fikrimi belirtmek istedim. Anlayışınız için teşekkür ederim.