Bilmek özgürlüğün bir basamağıdır sadece. Sonraki basamak ise bildiklerini (doğru) değerlendirmektir. Mesela arkeoloji sayesinde dinler arasındaki benzerliği gören kişi bir şey bilmiş olur. Ama asıl mesele bu bilgiyi nasıl değerlendirdiğidir. Kimisi peygamberler taklit etmiş, hepsi birer yalancıymış der, kimisi de Allah’ın her kesime ve yere ayırt etmeden din gönderdiğini, temeldeki benzerliklerin de Allah’ın varlığına ve birliğine, kaynağın bir olmasına vs işaret ettiği sonucuna varır. 🆚 Ne kadar da farklı sonuçlar. Herkes de kendi değerlendirmesini yaşar.
Diğer her şey de buna benzer. Bilmekten daha da önemli olan değerlendirme ve çıkarım sürecidir. Diyorum.
İYİ okumalar dilerim! Kitap
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Benim asıl dediğim şudur: Çıkarım bilgiden daha önemlidir. Örneğimin önemi yok, örmeği de iletinin içeriğinden seçtim. Kendimden vermedim.
Bu yorum görüntülenemiyor
🤔 Olabilir. Verdiğim örnek öyle yapmıştır yorumumu. Siz de örneği çıkarın da düşünün o zaman: ÇIKARIM VE DEĞERLENDİRME BİLGİDEN ÖNEMLİDİR VE ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜN NİTELİĞİNİ DE BU BELİRLER, diyorum çünkü ileti “özgürlük bilmekten geçer” diye sona eriyor. Olgusal yorum yapmama engel oldu bu son cümle!
Bu yorum görüntülenemiyor
Elbette her çıkarım da bir bilgidir. Her bilgi de bir çıkarımdır. Ayrıca ben çıkarım kavramını değerlendirme yapmak kavramına gönderme yaparak kullandım.
İletiyi bağımsız olarak yorumlamamışsın bile, benim yorumumla bu kadar uğraşma.
.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bir yorum yap gel, buradan devam ederim seninle. Benim de senin iletide işlenen konuya bakışını/yorum ve değerlendirmeni öğrenmeye hakkım var. Ev sahibi dışında ancak yorum yapanlar birbiri ile böyle etkileşime girebilirler.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bir konu hariç size katılıyorum. O da çıkarımın bilgiden önemli olması. Çıkarımın yapılması için bilgi gerekir. Yeterince bilgi olmadan yapılan çıkarım büyük ihtimalle yanlış olacaktır. Eğer yeterince bilgi olursa çıkarımdaki çoğulluk azalacaktır. Çünkü bilgi tek doğruya götürür. Burada dini konulara girmeniz yanlış olmuş çünkü bilimsel bilgi ile dini aynı kefeye koyamazsınız. İlki bilmenizi, ikincisi inanmanızı ister.
Evet öyle, yeterince ve sağlam veri olması gerekir çıkarım için… Bir de sonuca dair beklentilerimizi kontrol edip beklentilerimizin sonucu etkilemesine izin vermeyen bir anlayışımızın olması…
DİN burada sadece bir örnekti ve beni bunu örnek vermeye iten ise iletinin içeriği idi! Çok fazla dışarıdan bir örnek verdiğimi sanmıyorum.
Ayrıca din bilmeyi de gerektirir. Dinin inanmayı gerektirmesi sadece bir ön gereklilik ve tüm sürecin bir kısmı olabilir ancak. Başta koşulsuz inandığınızı zamanla bilmeniz ya da işin iç yüzünün, biliminin vs size açılması gerekir. Ben bunu böyle biliyor, dini sadece inanmaktan ibaret bir şey olarak görmüyorum, göremiyorum, görmem de…
Teşekkürler.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.