İnsanın ideolojileri, inaç ve kültürleri, ahlâkî ve etik değerleri, yaşam tarzları, kültürel ve bilgi birikimleri, okudukları; öncelikli olarak irade sahibi bireyin kendisini bağlar ve bunu unutmamak gerek ki; bir birey sadece kendinde var olan bu kimlikleri çevresine, başkasına, topluma zorla dayatmamalı ve yine bu kimlikler toplumun belli bazı çizgilerini aşamamalı, ahlâkî dezenformasyona sebebiyet vermemelidir.Tabii ki bunları başkalarıyla tartışabilir, önerebilir ama zorlama olmamalı. Ama bazen bazı kişiler, benim rengim neyse sen de o renkte olmak zorundasın, benim renginin dışında hiçbir renk geçerli değildir; bunu her anlamda kullaniyorum, eğer böyle bir girişimde hemen burda dur demek toplumsal bir görev ve ödevdir bence..
Benim rengim neyse sen de aynı renkte ol dayatması sírf bireyin kendi dayatması değildir,üzerine kurulu olduğu mevcut düzenin sarsılmaz paradigmalarınín bireysel düzeyde vücut bulmasıdır yani mevcut düzenin birey düzeyindeki izdüşümüdür.
Mevcut düzenin paradigmaların birey üzerindeki etkisi olabilir katılıyoru. Ama irade sahibi bireylerin bunu birbirine dayatması fikri doğru değil bence.
Bireyler ne zaman yerleşik paradigmalari sorgulamaya başlar ezcümle önkabullerinden kurtulursa işte o zaman sizin dediğiniz noktaya gelirler...
Aynn dogru söylüyorsunuz, sorgulanmadan tabu yıkılmaz, kabuller ve paradigmalar kemikleşir, birey ve ve devamında toplumun yaşam tarzına dönüşür.
Benim dinim İslam tebliğ den bahseder , bildiklerini anlatmak ile mükellef kılar , tebliğ edip davet etmek ister . İnancım da Müslüman olmayana zorlama yoktur ama davet etmek tebliğ etmek sorumluluğunu bize verir . " 7 yaşına geldiklerinde çocuklarınıza namazı emredin , 10 yaşında hâlâ kılmıyorlarsa hafifçe vurun " der Peygamberim Hz. Muhammed . " Bildiklerinizi anlatmak ile mükellefsiniz der , önce kendiniz yaşayarak birinci dereceden bu vazifeyi yerine getirmiş sayılırsınız sonra dil ile tebliğ etmek gerekir .. Mesele renk ise , Allah katında geçerli olan tek din İslamdır . Benim inancım böyle , benim dinimde zorlama da var Erdal ÖZAYDIN Nasıl olacak ?
Bunları daha çok ideolojik etnik, kültürel ve yaşam tarzı açısından belirtmiş olsam dahi, belli bazı çizgiler ve ahlakı da belirtmişim, İslâmî hassasiyetler ayrı bir konu, tabi İslam'da tebliğ var irade sahibi olanlara hitab etmek var, ama dinde zorlama yoktur, herkes yaptıklarından ve yapmadıklarından hesaba çekilecek bu irade sahibi olanları bağlar. Anne babanın çocuklar üzerindeki hakları tabii ki de daha fazla çocuklarına yaptırım yapıp yapmaması ebeveynleri ilgilendirir ama başkasına zorla birşey dayatmak ve yaptırmak kimsenin hakkı hukuku değil
Din , bilgi inanç ve amelden oluşan bir bütündür . Bir insana zorla bilgi verilebilir , fakat zorla inanması sağlanamaz . Çünkü iman kalbin tasdikidir , bildirilenin doğru olduğuna insanın içten kanaat getirmesi ve inanmasıdır . Bu inanma ancak serbest irade ile karar vermeye ve tercih etmeye dayanır . Yaptırmak inandırmak zorla olmaz . Böyle bir durumdan bahsetmedim zaten . Dinde Müslüman olmayana zorlama yoktur .. Ayeti sadece olduğu gibi anlamayalım , tefsirine de bakmak icab eder .
Burda İslam' referans almamın nedeni ben bir ilahiyat profesörü değilim, bir imam değil, bir müfessir değilim, Islama dair bildiklerim var bilmediklerim var, kapsamlı bir araştırmaya sahip değilim, toplumu bu yönde yanlış bilgilendirmek, eksik ve yanlış bilgi vermek, bilmediğini bilmiş gibi bir tavır içerisinde olmak en son yapmak istediğim şey. Ben Allah katında günaha girmek istemem, bunu bilenler yapsın bu benim görevim ve misyonum değil. Ben bazen dikkat ediyorum: sözleri hadis, hadisleri söz, birini sözünü başkasına mal eden paylaşım ve yanlışlar görüyorum emin olmadan bunları paylaşmak ve söylemek toplumu yanlış bilgilendirmek ve yönlendirmektir . @Omerere
Rica ederim
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.