Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yorum

Oğuz Aktürk isimli okurun asıl gönderisini gör
Quidam okurunun profil resmi
Bu konuya dair aslında insanı saf bir şekilde ele alabilme imkânına sahip değiliz. Buradaki saflık da toplum tarafından düşünme, hissetme ve bilgi şekli oluşturulmayan birinden bahsediyorum. Kitabın yazarı, incelemenin sahibi ve tüm bunları yorumlayan ben de dahil herkese belli başlı Tanrısal ve dinsel bilgilere maruz kalmışız. Bundan dolayı da algımızın dışarıyı benimseme şekli ile benimsedikleri üzerine düşünme şeklimiz etkilenmiştir. Kişiden kişiye göre değişiklik gösteren bir etkilenme bu. Tam olarak da bu yüzden bir çok din, dinlerin içinde mezhep ve mezheplerin içinde çeşit çeşit inanan var. Bahsedilen doğaya kişiyi tek başına bırakma ve Tanrı'ya ulaşma olayı nasıl sonuç verir emin değilim. Ancak belli başlı temelleri olan herhangi bir toplumda doğmuş bir birey bir Tanrı'ya ya da ilahi bütünlük sonucuna varır diye düşünüyorum. Çünkü çocuklukta edindiği psikolojik tatminlikler, güven hissi, heyecan, üzüntü, korku vs. herhangi biri ya da bir kaçı ya da hepsi öyle veya böyle bir gün onu Tanrı'ya ulaştırır. Ayrıca anlama yetisi de derinlemesine gidemeyecektir. Belli bir yerden sonra elinde çimento olmadığı için boşluklara sadece kum koyacaktır. Belki hiç yıkılmaz, ama hiçbir zaman da gerçek bir sağlamlık olmaz. Uzun lafın kısası, bu tür ince ve derin her konu neredeyse çocuklukta edindiğimiz temeller sayesinde oluşuyor. Aksi durumlar pek âlâ olabilir. Fakat hangi yorumlama tüm insanlar için geçerli olabilir ki? Yani insanı değerlendirmek ve anlamak, kısaca insanın kendisini anlaması Tanrı'ya ulaştırmalıdır. Aksi takdirde, benim gözümde hezeyanları olan ya da sanrılar lanse edilmiş biri olur. İnsanın kendisinden başlayarak her şeyi anlamaya çalıştıran Tanrı'ya selam olsun! Naçizane ve tek bir bakış açısı ile yapılmış yorumum bu şekilde. Saygılarımı sunuyorum.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim sağladığın katkı için. :) "Belli başlı temelleri olan herhangi bir toplumda doğmuş bir birey" ile başlayan cümlen var ya işte bu kitapta ne belli başlı bir temel ne de bir toplum var, kitap da o yüzden ilgimi çok çekti. Yoksa diğer dediklerine katılıyorum. Dediğin gibi hangi yorumlama tüm insanlar için geçerli olabilir? Bu yüzden bu kitabı da başka inançlardaki insanlar çok başka gözlerden yorumlayabilirler, ben de bunu merak ettiğim için özellikle böyle sordum, tekrar teşekkür ederim, sevgiler...
Quidam okurunun profil resmi
Yalnız toplum ile temelin olmamasını anlayamadım. Yazarların yaşam dönemlerini dört büyük din de mevcuttu. İlla ki çocukluk ve gençlik dönemlerinde onlara dair fikirler edinmiş olmalılar. Ki bu insanlar hem beslenme hem barınma hem de korunma işlerini kendileri halletmiyorsa eğer, illa ki temelleri oluyor. Sonuçta alışveriş yaparak, takaslar yaparak veya başkaları tarafından ihtiyacı karşılanan birilerinin toplumu yok diyebilir miyiz?
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Elbette fakat bu kitapta böyle bir habitata sahip olmayan bir bireyle karşı karşıyayız. Robinson Crusoe gibi yani... İlk doğumundan yetişkinlik dönemine kadar bir adada tek başına olan bir bireyden söz edildiği için öyle dedim, yoksa söz konusu eğer bizler isek dediğinde bir sorun yok.
Quidam okurunun profil resmi
Tamam, ben de bunu diyorum zaten. Kitabın yazarları belli başlı şeyleri görmüş. Kitaptaki karakter de onların tasavvurlarından öte olabilir mi? Sonuçta zihnimizde olmayan bir olguyu oluşturabilme veya dışarıdan alabilme ihtimalimiz var. Ama olan bir olguyu yok etme ihtimalimiz var mı ki? Yoktan var etmenin imkanlılığı mı zor, yoksa varolanı hiçliğin ortasına koyabilmek mi? Buradan da nice yerlere gidebilir sohbet. Umarım, konuyu çok farklı anlamamış ve boşa uzatmıyorumdur.
Yağmur okurunun profil resmi
Şöyle dolu yorumlaşmalar görmeyeli uzun bir zaman oldu herhalde, teşekkürler ikinize de. :’)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Kitaptaki karakterler her yazar için onların tasavvurlarından öte olabilir bence, bu aslında başka bir konu. Bir Meursault, bir Raskolnikov, bir Hay, bir Stavrogin başka insanlar tarafından çok farklı şekillerde düşünülebilirler. Eğer dediğin olan bir olgu ise kitapta da bir bakıma olan bir olgunun üstüne koya koya giden bir karakter anlatılmakta. Bu konudan da fabrika ayarlarında çeşitli niteliklerle ve rollerle mi doğuyoruz konusuna geliriz. En sonda sorduğun soruya ise bu cüzi iradem yanıtlama kapasitesi sunmuyor, çünkü iki ihtimal de bizim idrakimiz, yani yok olmuşluğu tatmayan bizler için biraz zor.
Quidam okurunun profil resmi
Nays! Teşekkür ederim. Bu konularda düşünmem lazım. O yüzden yorumlamalarım burada sona eriyor. Saygılarımı sunuyorum.
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.