Yorum

ruhensiyah isimli okurun asıl gönderisini gör
Siyahasöz okurunun profil resmi
On yaşındaydım, eve bir telefon geldi. Telefonun ilk saniyelerinde annemin gözünden yaş geldi, telefonu babama verdi, sonra babam hüngür hüngür ağladı. Çözemedim, bilemedim, can acıtan bir şeydi, soramadım da ne oldu diye. Apar topar giydirdiler bizi, valiz hazırladılar, doğru memlekete... Otogarda otobüse bindik, Diyarbakır’ın yolunu tuttuk, ben ve abime hâlâ bir şey söylenmemişti... Uyumuşuz otobüs içinde... Sabah oldu, babam ve annemin gözleri kırmızıydı, bambaşka birileri olmuşlardı... Artık yavaş yavaş korkmaya başlamıştım. Amcamların evine geldik, babam ağlayarak diğer kardeşlerine sarıldı, ama bir amcam yoktu, o amcam vefat etmişti... İradesi ve sabrıyla tanıdığım babam hüngür hüngür ağlıyordu, o ağladıkça içimdeki korku yavaş yavaş artıyordu, hayatımda ilk defa ölümle yüzleşiyordum, hayatımda ilk defa ölümün acı yanını görüyordum, hayatımda ilk defa bir gerçeğin ne kadar acı verdiğini görüyordum... Babamı salona aldılar, ağlamaya devam ediyordu, çok ağlıyordu... Dibine çöktüm, gözyaşlarını silmek istedim, baba bana bak dedim, niye ağlıyorsun dedim... Hıçkırıkla ağlamaya devam etti. “Oğlum...” dedi. “İnsanın kardeşi ölmüş nasıl ağlamasın?” İçimden soğuk bir rüzgâr geçti, her yerim titredi... Ölümü tanımıştım, bir an abimi düşünmüştüm, ölümü anlamıştım, babamı anlamıştım, sarıldım babama, hüngür hüngür ağladım... Yerdeki halı desenlerine bakarak hüngür hüngür ağladım, bakamadım yüzüne babamın. Küçüktüm ama artık biliyordum, ölüm var...
.Fihi Ma Fih. okurunun profil resmi
Hakikaten de her şey bir telefonun gelmesiyle başlıyordu... Acı acı ve ısrarla çalan bir telefon... Yaşayan bilirmiş...
Yorum yapabilmek için giriş yapmanız gerekmektedir.