Bir de İsmail şöyle bir şey var, Bakara 154'te Allah diyor ki "Allah yolunda ÖLDÜRÜLENLERE ölüler demeyin" yani dikkat edersen "öldürülenlere" kelimesini kullanıyor yani ölü oldukları kabul ediliyor ve ama ölüler demeyin diyor. Nâhak öldü, pisi pisine gitti gibi bir durum olmasın, onlara saygısızlık olmasın diye ölüdür denilmesini istemiyor, onun için bizler onlara "ölü" değil "şehit" deriz. Bakara 154. ayetin bir benzeri Uhud Savaşı sonrası inen Ali İmran Suresi 168. ve 169. ayetler ile aynıdır, çünkü savaş sonrası şehit düşenlere münafıklar öldürüldü demektedirler. Çünkü şehitlere ölüler demek Allah yolunda kendini feda edenlerin cesaretini kırar. Allah Kur'an'da Peygamberimiz de dahil herkesin ölümü tadacağını, öleceğini belirtmektedir. Ali İmran suresi 157. ayette de Allah yine "Allah yolunda ölmeniz ve öldürülmeniz Allah'ın rahmetine ve bağışlamasına uğramanız demektir" diyor ya da Ali İmran 170. ayette ne şekilde müjedelendiklerini belirtmektedir, birkaç ayetle beraber Bakara 154'ü inceleyince kabirde bir canlılığın, diri olmanın uzaktan yakından alakası olmadığı belli oluyor.
Cevabın çok hoşuma gitti ama İsmail, ne zaman burada böyle bir fikir alışverişine girsem bana hep menkıbelerden, tasavvuftan ya da Kur'an'da benzer bir ayeti olmayan hadislerden cevap veriliyor, Kur'an'dan ayet ile ve birebir konu ile ilgili cevap verdiğin için teşekkür ederim.