Peyami Safa’nın hayatına bakacak olursak ne kadar iyimser olabilir ki diye düşünmeden edemiyorum. 2 yaşında yetim kalıp yarım akıllı bir anayla büyümek, sonra bütün hayatını yazıya, edebiyata adayıp sersefil bir hayat sürmek, kendisini aşırı çirkin buluyor oluşundan ötürü toplumdan kendini uzun süre soyutlamak, çevresindeki - eski dost olanlar da dahil - yazarların neredeyse hepsiyle kanlı bıçaklı olmak. Daha bir sürü sayabilirim. Schopenhauer’ın hayatı hakkında pek az bilgiye sahibim / sahibiz ancak bir yazar kendinden bir şeyler koymuyorsa eserlerine ne kadar samimidir? Ki muhakkak koyuyorlar ki bu kadar kabul edilmiş bir adam Safa. Yaptığım kıyası hala savunuyorum ancak kim kimi ne kadar bilebilir, anlayabilir? Onu da sormadan edemiyorum kendime, size :)