Yorumunuz için teşekkürler.
Sorunuza yanıt olarak, evet. İnancını kaybetmemesi kendi için. Fakat Nazım la Piraye arasındaki ilişkiyi yalnızca Nazım'ın sığınacak bir liman araması olarak nitelendirmek doğru olmaz. Aralarındaki şey, her ne kadar kötü bitsede, dillere destan olmuş bir aşk. Yorumunuza katılmadığım yer burası. Onun dışında yazdıklarınız doğru.
Hatta şunu da ilave etmek isterim:
Piraye bir mektubunda Nazım'a şöyle yazıyor: "Dünya üzerinde binlerce kalple doğması gereken nadir insanlardan birisin. Bunca aşka âşıkken sana bir tek kalp yetmez, yetmiyor bilirim."
Nazım, sadece Piraye'ye değil, bir çok şeye aşık bir adamdı. Hayata, davasına, şiirine ve hümanist dünya görüşüne büyük bir tutkuyla bağlıydı. Piraye'nin bahsettiği de budur. Fakat bununla birlikte şöyle birşey de vardır ki, Nazım, aşık olmanın kendisine de aşıktı. Yani Piraye'ye olan aşkı ile aşık olmaya olan aşkını tek bir bedende, yine Piraye'de tamamlamış. Benim anladığım şey bu.
Buradan 2. sorunuza gidiyorum.
Neredeyse 30 yıl ceza alan bir adam her ne kadar hayattan kopmamaya çalışsada, ki hayata aşıkken, eski hayatını yakalayabilmesi mümkün değil. Çünkü ömrünün yarısı sevdiklerini göremeden geçecek. Tek iletişimi mektup, nadiren de telefon telgraf. 4-5 ayda bir ziyarete karısı geliyor o kadar. Dışarıdaki hayattan tamamen kopuk olmak ister istemez bazı şeylere yol açıyor.
Mesela bu yüzden içerideyken birkaç kez Piraye'yi kıskanmış ve bu durum biraz aralarını açmıştır. 13-15 yıl kadar bir sürenin sonunda aralarındaki aşk illaki büyük yıkıma uğramış. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur derler.
Nitekim Nazım,Piraye'yle eskisi gibi olmadığı bir zamanda kendisini ziyarete gelen kuzeni Münevver'e aşık olur ve karısına ihanet eder. Münevver'den karşılık bulamayınca yanlışını anlar ve Piraye'ye yalvarır. Piraye onu affeder. Fakat Nazım daha sonra kuzeniyle görüşmeye devam edince aralarındaki şey biter.
Bana göre geçen 15 yıllık uzun zaman ve ayrı mekanlarda olmalarından kaynaklanan aşırı iletişimsizlik, aralarındaki alevi soğuttu ve günün birinde söndürdü. Nazım'ın ihanetini savunmuyorum. Ama aşksız yaşayamayan, nefes alamayan bir insan Nazım. Zaten yıllar sonra Vera ile tanıştığında doktoru, aşık olmazsan 10 yıl, aşık olursan 3 yıl yaşarsın demişti. O aşkı tercih etti ve tamda 3 yıl sonra gözlerini yumdu.