Spoiler içerir,
En sevdiğim yazarlardan birinin eserine başlamak heyecan verici ve merak uyandırıcıydı benim için, ancak kitaba başlayınca beklediğim akıcılık ve merakı bulamadım ilk başlarda. Bu durum şaşkınlık yarattı ve soğukluk hissettirdi bende. Zaten 44 sayfalık kısa bir hikayeden oluşan kitabın ilk 10 sayfası için bu yorumum. Bundan sonra ismine yakışır şekilde bir maceraya sürükledi beni Jack London; sürükleyici, merak uyandırıcı ve bağlayıcıydı. Aşk, hırs, mücadele, sabır, kararlılık, ihanet ve entrika...
Kabile reisi Naass'ın kendi kabilesindeki Unga ismindeki kız için yüklüce bir başlık parasını vermesi ve sonrasında düğün gününde bulundukları adaya gelen yabancı denizcilerin güçlü lideri tarafından Unga'nın kaçırılması ile başlıyor macera...
Unga'nın gönülsüzce gittiğini zorla kaçırıldığını düşünen Naass uzun yıllar izini sürer kaçıran denizcinin, tabi bu iz sürme çeşitli maceralar ve zorluklar doludur. Unga'yı tekrar kabilesine döndürüp evlenmektir aklındaki...
Çeşitli maceralar ve uzun bir takip sonucu en sonunda izlerini bulur fakat Naass'ı nasıl bir son bekliyor orasını okumanızı öneririm. Başlarda sıkabilir ama biraz sabrederseniz akıp gidecektir. Zaten çok kısa çerezlik kitaplardan diyebilirim.
Son olarak şunu söylemek isterim Jack London ile tanışma kitabı olarak seçilecek bir kitap değil diye düşünüyorum. Martin Eden ile ya da Kızıl Veba ile başlanabilir. İyi okumalar dilerim.