"Bu anlamsız bekleme hali Gülendam'ı hiç sağa sola bakmadan hızla koşan, engellerin üstünden atlayan, kendi tecrübelerine dokunmayan, hayatındaki her şeyin üzerinden kayıp gitmesine müsaade eden, çünkü bunların esas malzeme olmadığına emin bir kısrak yapmıştı."
"Gerçi çocuklar gerçekten kime emanet edilebilirdi? Her nesil, bir öncekinin yaraları, hüsranları ve yetersizlikleriyle malul, birtakım kırık dökük şeyleri devralıyor, çoğu zaman bunları biraz daha kırıp aşındırıp, bir sonrakine miras bırakıyordu."
"Her an herhangi bir yerden gelebilecek bir kazığı bekleyip kendine eziyet etmek yerine Gülendam, insanların iyi olduklarına, göründükleri gibi olduklarına inanmayı seçti."
"İnsanı limana bağlayan aktarılmış usuller, hep öyle yapılageldiği için öyle yapılan şeyler olmadı mı, insan hayatı havada uçuşan polenler gibi ne olduğu bilinmeyen ama var olduğu bilinen amacına hiç yaklaşmadan, varması gereken adresin üstünden kayıp giden bir şeye dönüşürdü."
"Yakın ilişkiler endişe yüklü. Her ilişki bir duygusal ıstırap riskini içinde taşıyor. Dikkat et, incinebilirsin! diyor kişi kendisine. Her ilişki muhtemel bir infilak."
"Artık her yerde ve hiçbir yerdeyiz. Orada ama buradayız. Dostumuzla sohbetteyiz ama telefonun ucundayız. Aslında bütün varlığımızla bir yerde değiliz, parça parça orada ve buradayız."
"Çok hızlı giderseniz içinizde olup bitenleri özümseyecek ve onu kendi duyarlılığınızın bir parçası kılacak kadar vaktiniz olmaz. Güzellik ancak onu durup temaşa edecek zamanınız varsa size bir şey söyler. Günümüzde, görmenin yerini bakmak hatta bakmanın yerini göz atmak alıyor."