Beyin yakan kitaplardan biri olsa gerek, aslında bütünüyle bakınca güzel ve yazar ciddi bir titizlikle yazmış fakat okurken anlamak için iyice odaklanmayı gerektiriyor. Çünkü dili yalın ve anlaşılır fakat uzun uzadıya karmakarışık metinler dönüyor kitapta. Galip’in aşkı, Rüya’nın peşinde oluşu (ki zaman zaman acaba bu Rüya bir insan mı yoksa bir rüya mı diye düşünüyor insan), köşe yazarına hayranlığı, Galip’in kendi benliği ile iç hesapları, varlığını sorgulayışları, telefondaki sesler… Kısacası okurken kafa yorduğum ve zaman zaman kendimi kitabın içinde bulup çok da ürperdiğim bir kitap oldu. Kitabın, “Kara Kitap” adını almasının sebebi ise, kahramanımızın hikayesinin karanlık bir hikaye olmasındandır, sayfalarının karanlık olmasından, yaşadığı her şeyden ona kalanın kara, kapkara sayfalar olmasıdır. Biraz melankolik hava biraz karamsarlık biraz duygu biraz varoluş meselesi her şeyden bir parça... Keyifli okumalar.