Home
Search
Explore
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.40
O1Demir
O1Demir
@ysmdmr
Sevmeden bakan gözün gördüğü karanlıktır.
Bahaeddin ÖZKİŞİ
74 reader point
Joined on February 2019
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Ah Kalender
Yazarımızın önceki 3 kitabını da severek okumuştum.
Okurken çokça Puslu Kıtalar Atlası geldi aklıma.
Yine bir çok yerde gözlerim doldu, içim burkuldu
Yazarın dilini kolay, üslubunu naif buluyorum.
Umuyorum ki bir sonraki kitabı için çok beklemeyiz
Keyifle bir çırpıda okudum..
Göğsümdeki Atmaca
Her kitap aynı hislerle yazılmıyor
Bu sebeple Körburun ile karşılaştırmayacağım.
Yazar psikolojik tahlil ve gözlemde, gözlemlerini kurgu ile okuyucuya geçirmekte gerçekten başarılı.
Ömer’in 1995 lise yıllarında başlayıp 2019 da orta yaşına gelene kadar yaşadığı hayat serüvenini okuyoruz.
Aslında; romandaki kahramanlar yanımızda, yakınımızda görebileceğimiz karakterdeler.
Çok da yabancı değil bize Ayfer, Önder, Ömer ….
Okurken kendinizden, çevrenizden bir şeyler bulmanız çok muhtemel.
Nedense aralarda anlatılan Ay hikayelerini sevemedim.
Yerine Ömer’ in travmaları derinleştirilebilirdi.
Uzay metaforları güzel ama biraz bağlantısı kopuk ve eksik gibi bir his uyandırdı bende. .
Körburun ve Atmaca’da ana karakterler resim yapıyor.
Ayrıca Atmaca’ da saat 04:00 :)
Hemen okumayacaktım ama Körburun’ a göndermeleri ve saati de 04:00 görünce yakın zamanda 04:00 ü de okumaya karar verdim..
Zor zamanlardan geçiyorsanız, ağır kitaplardan sonra yorulmadan Türk filmi tadında, psikolojik gözlem niteliğinde okuyabileceğiniz keyifli bir kitap.
Karantina günlerinde okumak bana çok iyi geldi ..
var olsaydı Körburun
Hani bazı kitapları okurken bitmesini istemez ama okumaktan da alıkoyamazsınız ya kendinizi işte tam da öyle bir kitap oldu benim için... önce ilk 60 sayfayı okuyup işlerimin yoğunluğundan bir hafta elime alamamıştım. Cuma akşamı kalan 500 küsur sayfayı su gibi okudum.
Kendinizi Körburun sakini olarak hissetmenizi sağlayacak kadar sıcak bir anlatımı var.
İnsan tahlilleri çok başarılı, aslında çok tanıdığımız düşünceler, hisler, akıl tutulmaları ve korkular ….
Yazarın kaleminin güçlü olduğu ortada fakat biryerde eksik bir tat bıraktı bende. Bir şey daha olmalıydı burada dedirtiyor. Belki bilerek böyle bir yazım tarzı benimsemiştir yazar ( araştıracağım :))
bence başlangıcı ve sonu olmayan bir kitap.
Sonunu kendimiz yazalım diye mi böyle bıraktı acaba ?
Yazarın diğer kitaplarını da okuyacağım..
Reader Follow Recommendations
Tanrısız Gençlik
Kütüphanemi düzenlerken elime alıp “ne zaman almıştım bunu” diyerek göz gezdirmeye başladım ve elimden bırakamadım.
Nazi döneminde yetiştirilen çocukları ve değişen toplumu bir öğretmen gözünden izliyor ve sorguluyoruz. Kitabın çevirisini çok beğendim. Oldukça akıcı, kolay okunan fakat ruhunuzda acaip bir tat bırakacak, sorgulatacak, kuşkulandıracak bir hikaye.
Kesinlikle okunmalı..
İntihar Dükkanı…
Kitabın konusu ilginç olmasına rağmen hikaye ediliş şekli ve kurgu bana göre yetersizdi.
Biraz karmaşık, yavan buldum.
Büyük bir hevesle başladım ancak beklentimi karşılamadı.
İsrafil’ in Kanatları
Yazarla tanışma kitabım oldu.
Konusu ilginç, anlatım biçimi açısından oldukça yalın ve kolay okunan bir kitaptı.
Bazı yerler gereksiz ayrıntılarla uzatılmışken bazı yerler atlanarak yazılmış gibi geldi.
Hatta okurken ne ara oldu bu, acaba yanlışlıkla 2 sayfa mı çevirdim diye geriye döndüğüm zamanlar oldu.
Ağır okumaların arasına alınabilecek genel itibari ile okunması keyifli, merakınızı diri tutan bir kurgu olmuş.
Kum Tefrikaları / Geçmişten Günümüze
Muhtelif Ehvamlar Kitabı ile tanıştığım ve yeni kitabı çıkacak mı diye beklediğim Ömür İklim Demir’ in piyasaya çıkar çıkmaz aldığım fakat ancak okuma fırsatı bulduğum, dersine çalışarak ve belli ki büyük bir emekle ortaya çıkardığı eseri Kum Tefrikaları.
Her ne kadar kitabın bir yerlerinde henüz adını koyamadığım bir hoşnutsuzluk olsa da içimde, merakı diri tutması, akıcılığı, yeni bilgiler öğretmesi, insanı araştırmaya teşvik etmesi ve hisleri okuyucuya geçirebilmesi açısından gayet başarılı buldum.
Çok emek verilmiş, çok kafa yorulmuş bir eser çıkmış ortaya.
Ne yazsa okurum dediğim daha iyi işler çıkaracağına inandığım nadir genç yazarlarımızdan oldu benim için.
Umarım bizleri fazla bekletmez.
Keyifle okudum.
Yazarla tanışma kitabım oldu.
İçinde konu itibari ile belki bizzat yaşadığımız veya gözlemlediğimiz insanları anlatan 10 öykü bulunmakta.
En sevdiğim öyküsü “Sigarayı Bırakmanın En İyi Yolu” oldu.
Ağır kitapların arasında mola niyetine okunabilecek keyifli bir öykü kitabı.
Cehennemde Kahvaltı...
28 yaşında başını yerden kaldıramayan, kendine yabancı kahramanımız.
Yazarımız günümüzde insanın topluma ve kendine yabancılaşmasını güzel gözlemlemiş ve betimlemiş.
Ayrıca toplamsal sınıflandırma sistemine de güzel göndermeleri var. Bazı yerlerde gözlerimin dolduğu doğrudur. :)
Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen oldukça başarılı. Kitapta Camus, Kafka havası esiyor.
Oldukça da gönderme yapılmış büyük yazarlara.
Hikayeleri birbirine bağlayışı yerinde, fantastik ögeleri işleyişi güzeldi.
Bana göre biraz daha ayrıntı içerebilir, daha da uzatılabilirdi.
Yazarımızın gelecekte daha da gelişerek yazım hayatına güzel katkıları olacağını düşünüyorum.
Keyifle bir çırpıda okudum.
Poyraza çare II
EMMA ve LEO bu kez neler yaşayacak...
Edebi bir deneyim değil tabi ki, böyle bir beklentiye girerek okumayın.
Ancak insana dair, insanın kendisini aramasını, kendisine söylediği yalanları, itirafları, farkındalığı görme beklentisi ile okuyun.
Özellikle günümüzde mesajlaşma uygulamaları ile iletişim kurduğumuzdan, hikaye çok bizden hissettiriyor. Bazen kendi ilişkinizi düşündürüp gülümsetiyor.
Okuyun ve eğlenin “azizim” :)
Poyraza çare ....
Şu sıralar yaşanan sıkıntılı anlardan sizi sıyırıp alacak,inanılmaz eğlenceli bir kitap.
Muhakkak kendinizden bir nokta bulabileceğiniz bazen Emma bazen Leo olacağınız, sinirlenip hemen sonrasında gülümseyeceğiniz okuma deneyimi.
Dijital Kıyamet - Değil - EDEBÎ KIYAMET
İnternette bir kitap sitesinde gezinirken tesadüfen gördüm. Yazarla aynı dönemlerde aynı üniversitede okumuşuz. Ordan da duygusal bir bağ yakalamışken güzel ülkemin yeni yazarlarını keşfetme heyecanı ile hemen kitabı sepete attım. Kitap zaten büyük puntolarla yazılmış 100 sayfa.
50. Sayfaya ulaşana kadar okuduğum anlatım bozukluğunun, harf, imla ve noktalama işareti hatalarının kitabın kurgusu olmasını dileyerek geçti. Hadi bu kısım editörde...
Biraz Ender’in Oyunu, biraz Cesur Yeni Dünya, Big Brothers bla bla bla
Yazarın benzer distopya ekollerinden etkilendiğini varsayıyorum. Fakat; yazarımız eksik etkilenmiş ola ki kendi kitabının kurgusu da eksik olmuş. OLMAMIŞ yani.
Sonunda Kâbe’ ye Müslümanlığa bağlamaya çalışmış, o da olmamış. Kurgu çok çok eksik, olay örgüsü ve geçişler çok alakasız.... hatta yok ..
Zaten yazım yanlışlarından bir cümleyi 2-3 kez okumak zorunda kalıyorsunuz. Ruhunuz daralıyor. Arada edebi cümleler kurmaya çalışıp sonunda Küçük Emrah’ a bağlaması ....
Kitap yarım bırakmak biri bir huyum olmadığından zorla okudum.... kıyamet gibi 50 dakikam gitti çöpe ...
Sırlarını kuyuya fısıldayanlara,
yıldızını aramaktan vazgeçmeyenlere....
Dünyasızların dünyasından çıkamayacaksınız.
Uçurtma Mevsimi, Butimar, Uzakların Şarkısı, DÜNYASIZLAR
Yazarın inanca, aileye, dostluğa, arkadaşlığa, aşka, kadına, hayata bakışı o kadar güzel, o kadar naif ki! Bunu bizlere çok da güzel aktarıyor.
Kurgu olarak yazarın diğer kitapları gibi gerçekten başarılı, daha da uzatabilirmiş bence sonu, hani bi 100 sayfası daha olsa okunurdu bence
Okurken hayalden hayale konup sizi bambaşka diyarlara sürüklüyor.
Merak ışığı sönmeden, DÜNYASIZLAR ın dünyasına katılıp, keyifle okudum.
Ne yazsa okurum
Sırada KALKÜTA
Uzakların Şarkısı
Mutluluk, acının ateşinde pişer..
Büyülü gerçeklik akımının üstatlarından olma yolunda başarılı bir şekilde ilerliyor yazarımız.
Aşkın, acının, kaybetmenin ve kazanmanın bambaşka bir dünyadan açılan penceresiydi Uzakların Şarkısı.
Kimi zaman Zencefil’ i omzunuzda hissedecek, kimi zaman Gülbadem’ in gözünden bakacaksınız hayata..
Kitapla ilgili detay vermek istemiyorum, herkes okuyup kendi payına düşeni almalı..
Bir solukta okuduğum, eski Türkçe ne güzel bir dilmiş diyip hayıflandığım ve bambaşka bir tat bırakan okuma serüveni oldu..
Sıra geldi DÜNYASIZLAR ‘ a
Sokakta
Sevmeden bakan gözün gördüğü karanlıktır.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın ÖZKİŞİ’ ye yazmaya devam et evlat, sen on Sait Faik edersin dediği rivayet edilir.
Bu tarz konuları çok sevmesem de ( ONLAR) yazarın kitaptaki ironisi bence çok iyiydi. Batılılaşma, DEĞİŞME, gelişme adı altında aslında nelerden feragat ettiğimizi, neleri kazanmak için neleri kaybettiğimizi sorguluyor, sorgulatıyor.
Okurken sürekli ara verip düşünme ihtiyacı hissettim.
Kısacık ömründe çok eser verememiş bize Özkişi, bu romanı ile de PEYAMİ SAFA BAŞARI ÖDÜLÜ almış.
Kitap ve yazar hakkında araştırma yaparken Orhan Pamuk’un Kara Kitap ve Benim Adım Kırmızı romanlarını hatırlattığı belirtilmiş, Orhan Pamuk da belki ilham almıştır, ne dersiniz? :)
Merakla okunacak türden, akıcı, yalın bir üslupla yazılmış keyifli bir kitaptı.
BU-Tİ-MAR
Kitabı anlatmaya sanırım kelimelerim yetmez.
Bambaşka diyarlara sürükledi beni, Kafkasya’dan göçen ninelerimden tutun da kahvecilerde akıldan noksan egodan fazla günümüz yaşayanlarının arasında dolaştım durdum.
Yoruldum, üzüldüm, ağladım, kıskandım, güldüm, korktum, ürperdim.
Yazar; inandığımız yerlere dokundun, inandığımız yerlerden vurdun..
Okuyun. Unutmayın
Zaten okuyunca unutmayacaksınız.....
Dipçe: yazarın diğer kitaplarını da sipariş ettim ..
Tekrar buluşmak üzere!
Kıyamete Bir Milyar Yıl
İthaki Yayınevinin ‘Bilim Kurgu Klasikleri’ serisinden ‘Kıyamete Bir Milyar Yıl’. Arkadi ve Boris STRUGATSKİ kardeşlerin 1976 yılında ve 2015 yılında İthaki – Hazal YALIN tarafından Rusçadan çevirisi yapılarak bilim kurgu serisinde yerini alan kitap.
Arkadi ve Boris STRUGATSKİ kardeşlerin okuduğum ilk kitabı, İthaki Bilim Kurgu Klasikleri serisinden okuduğum üçüncü kitap oldu.
Arka kapak yazısını okuduğumda beni oldukça heyecanlandırmasına rağmen, alışık olduğum bilim kurgu kitaplarından oldukça farklıydı. Bana sorsalar bilim kurgu olarak kitabı olarak nitelendirir miydim? (kimse de sormazdı zaten :) ) Evet, itiraf etmeliyim ki; dili oldukça yalın, (çevirmenin de hakkını teslim edelim) okunması oldukça kolay bir kitap olmasına karşın kesinlikle bilim kurgu değil. Daha çok bilim-felsefe-kuramlardan oluşan beyin fırtınası kitabı diyebilirim.
Dili yalın olmasına rağmen okunması biraz sıkıcı, olay örgüsünde sanki bir şeyler eksikmiş, olmuş ama tam değil - hani bir yerinde farklı bir kurguya ihtiyacı varmış gibi geldi.
Bayılarak, merak ederek okumamış olsam da, okunmuş klasikler serisi listeme eklenmiş oldu. Fena mı oldu?
