İsa'nın neredeyse çıplak olmadığı bir haç hiç görmedim. Hiç şişko bir İsa görmedim. Ya da vücudu kıllı bir İsa görmedim. Gördüğüm her İsa, belinden yukarısı çıplak olarak bir kot markası veya erkek parfümü için modellik yapacak görünüşte.
İlginç bir tesadüf ki edindiğim izlenime göre, Jane Austen'e ait olan kitapları ne zaman elime alıp okumaya başlasam, gerçek hayatta o gün yaşanan hava koşuları ile kurgu da ki hava koşulları birebir örtüşmekte.
Meselâ, yer yer kar görüntüleri ile betimlenmiş olan Emma'yı okuduğumda, her yer beş yıl gibi uzun bir aradan sonra, ilk defa bembeyaz
(...)
“Bir at,” dedi yabancı. “Nereden bir at alabilirim?”
“Buradan alamazsın,” diye iç çekti ihtiyar.
“Burada bütün atlar öldü. Hancıyı bul. Dümdüz git, komşu kasabada.”
Yabancı yükünü omzuna savurdu ve pis kokulu su birikintisine dalıp çıktı.
Buranın havası gerçekten bir acayip, diye düşündü.
Aşağı vurup iki çitin ortasından