Seçim
Prof.Dr Çiğdem Kağıtçıbaşı Türkiye deki aile ve toplum yapısı için Özerk ilsikisel benlik yapısına sahip insanlardan oluşan bir toplum der. Ne tam Avrupalı(özerk) ne tam Doğu(Asya-Geleneksel) ikisinin arası. Muhtemelen etrafınızda genel seçimlere gitmeyip sırf muhtarlık seçimleri için memlekete oy kullanmaya giden insanlar vardır etrafınızda ve yine yüksek bir ihtimal Pazar günü kim gidip oy kullanacak haftada bir gün iznimiz var onu da belediyeyi kim soyacak tartışması için harcayamam diyecek insan da vardır. Ben yine %80 - %85 arası bir katılım bekliyorum. Türkiye standardı budur.
LodîSa

LodîSa

@Sabri56
·
2mo
Sadece bir görüş!
Kanaatimce bu seçim ülke tarihinde katılımın en az olduğu seçimlerden biri olacaktır. İnsanların hak hukuk adalete inancı kalmadı. Bundan dolayı gitmeyecek olanlar vardır. Bir de son zamanlarda tevhid inancına ters olduğunu düşünenler var. Oy kullanmanın şirk olduğunu düşünüp gitmeyenler de çok olacak. Benim bu konuda kendi fikrim yok. Yani şu doğru, şu yanlış diyebileceğim bir çıkarım yapamam. O sorumluluk biraz ağır ve ithamlı olur. Allah doğru olanı ilham etsin...
Düşük benlik algısı eğitim başarısını da olumsuz etkiler. Zira düşük benlik algısının, öğrenmedeki katılım ilkesini engellediği bilinmektedir. Olumlu benlik algısına sahip çocuklar, diğer gruba kıyasla yüksek merak düzeyine sahiptirler. Bu onların katılımını sağlayan en önemli özelliktir.
Sayfa 57
Reklam
Cumhuriyet devrinde, hususen 1924 sonrasında bu hassasiyetlerin her iki ucu da daha problemli ve daha nazik bir hal alacaktır. Bir asırlık tecrübeden sonra bugün de öyledir. İmam Hatip Okulları, İlahiyat Fakülteleri, Yüksek İslâm Enstitüleri bu süreçlerin neticelerinden, ürünlerinden sadece birer tanesidir. Bir açıdan bakıldığında hem bilgi düzeyi hem de uygulama/hizmet alanı itibariyle Türkiye şartlarında küçümsenemeyecek bir başarı, fonksiyon ve katılım sağlanmış gibi dururken bir başka açıdan ise Müslüman Türk halkının dinî bilgi ve dindarlık kodlarıyla büyük ölçüde çeliştiği için, din sahasında yeni problem alanları oluşturan, kısmen entelektüalist, modernist, Yeni Selefi akımlara hayli yakın, yer yer Türkiye'den kopuk, oryantalistik dile katılmaya hevesli bir karakter ve vasıf-vasat ortaya çıkardıkları da söylenebilir
Sayfa 494Kitabı okudu
Humanizm'in getirdiği antik döneme ilişkin özlem ve kolektivizm
Bu ülkenin halkı Hindistan'dan gel­miş, Memleketlerini kasıp kavuran Magusların baskıcı yö­metiminden, soygunculardan ve zorba yöneticilerden kaçmış ve ortaklık içinde, filozofça bir yaşam sürmeye karar vermiş. Gerçi Ülkenin diğer eyaletlerinde yaşayanlar arasında kadın­ ların bu ortaklığa katılım hakları yok, ama burada var, çünkü kendi aralarında şu şekilde bir düzen oluşturmuşlar: Onlar için her şey ortak; bu ortak paylaşımda devletin Yüksek Gö­revlileri söz sahibi. Ama gerek bilimler, gerek devlet mevkile­ri gerekse dünyevi nimetler öyle iyi paylaştırılmış ki, hiç kimse hiçbir şeyi kendisine mal etmeye çalışmıyor.
Yönetime katılmanın yalnızca oy verme ile ilişkilendirildiği ülkelerden biri de Türkiye'dir. Bereket ki, ABD ve Avrupa ülke­ lerine kıyasla Türkiye'de seçimlere katılım oram oldukça yük­ sektir. Çok partili seçimlerin gerçek anlamda başladığı 1950'den itibaren genel seçimlere katılım oranlan belli aralıklarla şöyledir: 1950'de % 89,3, 1965 %71,3, 1987 %93,3, 1999 % 87,l, 2007 % 84,2, 2018 %84,3. Yerel seçimlerdeki katılım oranlan da benzer oran­ larda seyreder. Anayasa değişikliği sağlayan 6 referandumda, en yüksek katılıma % 97,6 ile 1987'de; en düşük katılıma ise % 67,5 ile 2007'de yapıldığım görüyoruz. Bu anlamda var olan bir sorun olduğundan değil ancak bir sorun olabileceğinden dolayı -katılımın muhtemelen daha düşük çıkabileceği endişesi ile- son yıllarda oy verme çağrılan her platformda yinelenmeye devam eder: "Herkesin sözü eşit, herkesin oyu bir. Kime verirsen ver, oy ver!", "'Bir oyla ne fark eder?' deme". "Herkes gibi sen de çok önemlisin, farkım ortaya koy. Fikrini ortaya koy. Kimi des­tekliyorsan destekle, birine oy ver. Kime verirsen ver”. “Ben mi kurtaracağım memleketi?' deme. Oy senin sesin! Sesini duyur, oy ver!", "Boş verme oy ver!", Koyverme; oy ver"... Hele yerel seçimlerde az sayıdaki oyların ne denli belirleyici olduğu, bir oyla bile seçimin sonucunun değişebildiği görülünce 1 oyun bile önemi ortadadır.
Sayfa 78 - PdfKitabı okudu
192 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 25 hours
Gürcan Sağlam, bu eserinde, Atatürk döneminin iç meselelerini “Siyasal Devrim”, “Hesaplaşma ve Tasfiye” ve “El Erksel Katılım” şeklinde üçe ayırmıştır. Bu bölümlemeler kapsamında saltanatın kaldırılması, hilafetin kaldırılması, Şeyh Sait İsyanı, Terakkiperver ve Serbest Cumhuriyet Fırkalarının serüvenleri işlenmiştir. Eserde işlenen konularda
Atatürk Dönemi İç Gelişmeleri
Atatürk Dönemi İç GelişmeleriGürcan Sağlam · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 20232 okunma
Reklam
167 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.