İnsan, keder ve sevinç zamanlarında kalbinin katlanabileceğinden fazlasını diğer hassas bir kalple paylaşmak ister. Bu böyle bir ihtiyaçtır ki hiç bir maddi fayda beklemeksizin(...)
Çocuklukta hep böyle değil midir? Hatıralar hava ve zaman etkisiyle yıpranmış, delik deşik olmuş bir sayfa şeklinde kalır. O zaman en çok etkileyen şeyler, hatıralar tablosuna en derin kazılır.
Yazının bedeli vardır bilirsiniz.
Kurban ister, kan ister. Ter ister, gözyaşı ister.
Bu yüzden kaderi ağırdır. Yazının kalbi vardır.
Kalbin titreşimi parmak uçlarının titreşimine uyuduğunda ortaya çıkan sözün hükmü var.
Acımasız bir yaşlılık ve çok kollu bir ahtapot gibi hastalık tarafından kuşatılmışa da kalbinden daha fazla acıyan bir yeri yoktu. Züleyha hala aşıktı.
Züleyha Yusuf'a bir mektup yazmaya başlayınca. Yusuf diye başladı, Yusuf diye bitirdi. Gördü ki hitaptan öteye geçemedi. Anladı ki aşkın namesinde ser-nameden öte kelam yok. Ve Züleyha'nın lügatinde Yusuf'tan öte sözcük yok.