İzmir'in işgali.
15 Mayıs sabahı saat altı sıralarında körfez girişinde Yunan birliklerini taşıyan gemiler göründü. On altı taşıma gemisi, yanlarında korumalarına verilmiş muhriplerin himayesinde, Göztepe, Alsancak(ki o zamanki adıyla Punta) ve Karşıyaka yönünde ilerliyordu... İlk birlikler saat 7.30'da karaya çıkarak Alsancak ve Pasaport karakollarını işgal ettiler. Saat 8.55'te Pasaporra yanaşan Patris ve Atronidos gemilerinden çıkan Efsun alayı askerleri İzmir'e ayak bastılar...Efsun alayının önünde yerli Rumlardan oluşan bir milis kıtası yürümekteydi. Milislerin başında gene yerli Rumlardan bir Yunan teğmeni bulunuyordu. Fasilya mahallesinde meyhanecilik yapan bir Rumun oğlu olan Yani. Atın üstünde ilerleyen Yani'nin elinde ucu yerlere kadar uzanan büyük bir Yunan bayrağı bulunmaktaydı. Hasan Tahsin'in silahı bu gürültülü alayın askeri kıraathaneye yaklaştığı sırada patladı. Önce hiç kimse bir şey anlamadı, sesler birden kesildi. Atın üstündeki teğmen Yani kanlar içinde yere devrildi. Bu şaşkınlıktan yararlanan Hasan Tahsin ve yanındaki birkaç Türk silahlarını ateşlemeye devam ediyorlardı. Sonra Efsun alayının makineli tüfekleri işlemeye başlayınca ilk yere düşen Hasan Tahsin'dir.
Sayfa 174 - İmge
Aslında İzmir'in işgali, yeryüzündeki en güçlü ülkelerin desteklediği düşman bir gücün askerî istilasıydı. Karar, en baştan, yanlış bilgi ve iki yüzlülük üzerine kurulmuştu. Lloyd George ile Woodrow Wilson'un her ikisi de hararetli Yunan yanlısı ve Türk karşıtı idiler.
Sayfa 275Kitabı okudu
Reklam
7 Aralık 2004/ Gazetelerin hepsinde birden yer alan bir haber: Kütahya Belediye Başkanı Mustafa İlça Bey, İstanbul Ortodoks patrikhanesine saygılarıyla bir ziyaret yaparak, patrik hazretlerini Kütahya'ya davet etmiş, kilise yapımı için kendilerinden yardım istemiştir... Haber bu(!)Yok, hayır!... Yunan işgal günlerinde değil... (ya bir de işgal günü olsaydı, sayın ve Kayın(!) başkan ne yapardı? "Bazı gazeteler şöyle yazdı: "Kütahya karıştı... "Mustafa İlça, Kütahya'ya ne yüzle dönecek?" "Mustafa İlça'yı Kütahya'dan kovarlar." "A.K.P.'li başkan papaza yanaştı..." "Bir kişi bile Rum olmayan Kütahya'da kilise açılması için Patrik Barthelomeos'a yanaşmalık yaptığından " devam ederek... Ruhu satılmışlıkla beslenmiş olan "Dört köşe..." yazarlarından tısss... Vatan Evladı Necdet Sevinç ve Emin Çölaşan'ın yüreklerinden dökülenleri okuduk... Pekii, günümüzde Kütahya'da Yunan işgali olmadığı halde, Kütahya Belediye Başkanının Patrik yalakalığı nereden çıktı?... Bu ziyaret nedir; bu ziyaret?... Suç üstüdür bu... Suç üstü!!!
Sayfa 264Kitabı okudu
Düşman işgali altındaki İstanbul'u gören ve sokaklarda sarhoş Ermeni ve Yunan çığlıklarını duyan Atatürk'ün içinde fırtınalar kopmuştu. Vatanın böyle bir işgaline asla göz yumamazdı. Türk Milletine güveniyordu. Onun için hiç tereddüt etmeden şöyle dedi: "GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER" Atatürk'ün dediği oldu ve "GELDİKLERİ GİBİ GİTTİLER"
....Savaşlar, seferberlik, Yunan işgali, Çanakkale de Ingiliz bombardımanları, ardından Kurtuluş Savaşı derken ve tam rahata-huzura kavuşacakları sırada Hüsniye hanım üç çocukla dul kalır. Babamsa hayran olduğu babasının ölümünden hep annesini ve onun hastalığını sorumlu tutar. Kuyucaklı Yusuftaki Şahinde karakteri annesinin acımasızca çizilmiş bir portresidir sanki. Babam, babasının öldüğü yıl (1926) İstanbul Erkek Öğretmen ükulu'na geçer ve son sınıfı burada okur. 1927'de bu okulu b itirir (21 Ağustos) ve 1 Ekim’de Yozgat Cumhuriyet İlkokulu'na öğretmen atanır.Babamın İstanbul'daki en yakın arkadaşı kuşkusuz Pertev Naili Boratav. Pertev Amca o sırada Yüksek Muallim Mektebinde okuyor. Babam da kimi geceleri "kaçak misafir" sıfatıyla onların yatakhanesinde kalıyor. Yüksek Muallim öğrencileri ile öyle sıkı fıkı oluyor ki onu da kendilerinden sayıyorlar ve birlikte çıktıkları pek çok gezi fotoğraflarla tespit ediliyor.Dedemin ölümü ile babam otomatikman ailenin reisliğini üstlenmek zorunda kalıyor. Ölünceye kadar da ailede kimin başı derde girerse babamın bu dertlere çözüm getirmesi doğal olarak bekleniyor. Hapisteyken, işsizken, polisten saklanırken bile annesine aylığını göndermeyi hiç ihmal etmiyor Sabahattin Ali gönderemezse, yakın arkadaşları Pertev Naili Boratav ile Mustafa Seyid Sutüven sorumluluğu derhal üstlenip nenemi maaşsız bırakmıyorlar.
Yunan İşgali
Sırf Menemen‘de 1700’den fazla Türk öldürülmüştü. İlçenin hakim noktalarına makineli tüfekler yerleştirilmiş ve hedef gözetmeksizin insanların üstüne yaylım ateşi açılmıştı.
Reklam
320 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
EN KRİTİK MESELELERİYLE TÜRK SİYASİ TARİHİ... Türkiye'de siyasi tarih çalışmaları dendiğinde akla gelen ilk isimlerden biri, sahasının duayeni olan Prof. Dr. Fahir Armaoğlu. Onun engin bilgilerinin ve tecrübelerinin ışığında ortaya çıkmış akademik çalışmalarından derlenen Türk Siyasi Tarihi, imparatorluk mirasından Kıbrıs meselesine dek tarihimizin en kritik meselelerini yeniden gündeme taşıyor... Prof. Dr. Fahir Armaoğlu kitabın ilk bölümünde imparatorluk mirasını değerlendirerek çok uluslu Osmanlı İmparatorluğu'nu yorumluyor ve hemen ardından ikinci bölümde Milli Mücadele yıllarını ele alıyor. İstanbul'un İşgali ve Oniki Ada Meselesi gibi hâlâ önemini koruyan konular, belgeler ışığında okuyucuya sunuluyor. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren birçok tartışmaya sebep olan laiklik konusu, kitabın üçüncü bölümünü oluşturuyor. Hilafet'in dış cephesinden Türkiye'deki Amerikan okulları krizine kadar Prof. Dr. Fahir Armaoğlu laikliği en hassas noktalarıyla yorumluyor. Kitabın son bölümünde Kıbrıs meselesi tüm hatlarıyla tartışmaya açılıyor. Kıbrıs'ın stratejik önemi, 1955-56 yıllarında Türk hükümetinin tavrı, Türk-Yunan münasebeti neticesinde ortaya çıkan olaylar ve Prof. Dr. Fahir Armaoğlu'nun Rauf Denktaş'la yaptığı çok önemli bir röportajla kitap sona eriyor. Türk Siyasi Tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın siyasi tarihini merak edenler için çok önemli araştırmalara ve belgelere dayanan, siyasi unsurları ön plana alan ve geleceğe ışık tutan bir eser...
Türk Siyasi Tarihi
Türk Siyasi TarihiFahir Armaoğlu · Kronik Kitap · 2017483 okunma
216 syf.
·
Not rated
·
Read in 36 hours
Vurun Kahpeye Halide Edip'in okuduğum ilk kitabı. Kimsenin gitmek istemediği topraklara çocukları eğitmek için giden Aliye öğretmen bu kitabın başkahramanı.  Milli mücadele döneminde geçen romanda güçlü karakterli, genç bir İstanbullu öğretmen olan Aliye'nin, küçük bir Anadolu kasabasında yaşadıkları, sancılı bir yobazlık süreci etkisi altında ve Yunan işgali dekoru ile anlatılıyor. Kitabı siz değerli okuyanlara önerip önermeme konusunda kararsızım açıkcası çok keyif alıp akıcı bi dilde olmadı benim için nedense .
Vurun Kahpeye
Vurun KahpeyeHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 201910.6k okunma
AMİRAL BRİSTOL RAPORU (11 EKİM 1919) İZMİRİN İŞGALİNDEN SONRA BÖLGEDE YAŞANAN OLAYLARIN İNCELENMESİ İÇİN ABD YÜKSEK KOMİSERİ AMİRAL BRİSTROL BÖLGEYE GELMİŞTİR - RAPORUNDA ; YUNANLARIN İZMİRİ İŞGALİ HAKSIZ GEREKÇELERE DAYANMAKTADIR - BÖLGEDE TÜRKLER ÇOĞUNLUKTADIR - RUMLARIN KATLEDİLDİĞİ İDDİASI DOĞRU DEĞİLDİR BÖLGEDEKİ KATLİAMLARDAN YUNANLAR SORUMLUDUR VE HRİSTİYANLARIN GÜVENLİKLERİ TEHDİT ALTINDA DEĞİLDİR - YUNAN ASKERLERİ BÖLGEDEN ÇEKİLMELİDİR AMİRAL BRİSTOL RAPORU MİLLİ MÜCADELENİN HAKLILIĞINI ORTAYA KOYAN İLK ULUSLARARASI BELGEDİR!
650 öğeden 421 ile 430 arasındakiler gösteriliyor.