Bakınız Emekli Korgeneral Selahaddin Çetiner bu konuyu nasıl anlatıyor: “Bu üç felaketin açık bir izahı yoktu. Gemilerin hareket ettikleri alan, savaş başlamadan önce defalarca taranmış ve havadan deniz uçaklarıyla keşfedilmiş, mayınlardan temiz olduğu tespit ve rapor edilmişti. Son defa 17 Mart günü, Erenköy Körfezi üzerinde uçan bir İngiliz keşif uçağı da tıpkı mayın arama tarama gemileri gibi, bu böl- genin temiz olduğunu rapor etmişti. Su yüzeyinden 5,5 metre aşağıdaki mayınların bile havadan rahatça görülebildiği kaç defa tespit edilmişti. Acaba Türkler, mayınları serbest olarak akıntıya mı bırakıyorlardı? Bu da doğru çıkmadı. Bazı yabancı yazarlar ise, bu mayınların, Rusların İstanbul Boğazı açıklarında bıraktığı mayınlar olduğunu söylüyordu. Oradan Çanakkale Boğazı’na kadar gelmesi, Nara’daki engel ağını geçmesi zayıf bir ihtimaldi. Amiral Robeck, o gün için başka bir şey yapılamayacağına karar verdi.”
Reklam
Artık ne benim sana gelesim var, Ne de senin bana dönüşün...
Laçkalaşmış tenlerin dudaktan sevdalarına, Gebe kalmış yaşanmışlıklar Günübirlik sevdaların mezesi olan içkiler Hatırı sayılır kahvelerin yerini almış Vicdan yerine cüzdana bakar olmuş Özentiyi kendine ilke edinen gençler Kasıntı hareketlerle bütünleşmiş bedenler Sanırsın ki küçük dağları onlar yaratmış hâşâ!
Reklam
“İnsanoğlunun ihtiyacı; incir yaprağını giysi yaptığı dönemdeki kadar yalın olmak, bir hırka ve bir lokma ile gönlü dolup taşan Yunus Emreleri, Mevlanaları örnek alarak, ömrünü güzellikten iyilikten yana harcayarak geçirmektir.”
Gitmek bir eylem değildir küçüğüm Yürek işine akıl ermez Bazıları kaldıkça uzaklaşır Bazıları ise uzaklaştıkça kalır Şaka gibidir aşk denen mesele Bedenin yaşarken yüreğin ölür Geriye bir şarkı,bir şiir, bir o kalır.
Galiba büyüdüm Büyüdüm ben anne Büyüdüm ben öğretmenim Ama anlayamadım büyüyünce anlarsın dediklerinizi Anlatamadım da...
Sayfa 76 - Murat KitabeviKitabı okudu
Reklam
İnsan büyüdükçe Anlıyor gurbetin hazin yönünü. Ya da omuzları kaldıramıyor onca yükü Bir zamanlar bayramlarımız vardı bizim Dedelerimiz elimize harçlık sıkıştırır Komşularımız küçük şekerlerle kandırırdı. Bayramlıklarımız kirlenmesin diye En uslu günümüz olurdu o gün Ve küçük ağuşumuza deyince ana sıcaklığı Yahut öpülünce baba denilen kutsallığın emektar eli İşte ona mutluluk denirdi çocuk dilinde. Aradan yıllar geçtikçe lisanımız edebimizi aştı Hep olmak istediğimiz o büyüklük Çocuksu saçmalıkların en başındaydı Biz cehaletimize yenilip anlayamadık Büyüdükçe yüreklerin küçüldüğünü Bayramların bebeksi narinliğini Şimdi yediden yetmişe herkesin dilinde aynı soru Nerede o eski bayramlar Aslında bayramlar hep aynı bayram Ortada yanlış giden bir şeyler var Değişen yalnız insanlar Değişen yalnız insanlık. ....
Sayfa 129Kitabı okudu
En Akıllıca İşti Delirmek
İnsan neden gülümser ki kar tanelerine Kışın soğuğuyla neden ısıtır içini Siyah bir klarnet beyaz nağmeler üflerdi Yağmurun gökyüzüne bıraktığı griliğe Erirdi evrenin en temiz çarşafı Yalan denizinde yıkanmaktan içten içe Bir çocuk pencere başında sebepsiz izlerdi Sert rüzgarların savurup yaktığı inzivaları Yalnızlıktı ismi yok oluşların Ölülere mahsustu yaşamak Kırılmıştı ön yargılara çarpmaktan Simurg'un ihtişamlı kanatları Sönmüştü vedalardan mütevellit Hanelerin sevda tüten ocakları En akıllıca işti delirmek Biz de öyle yaptık Yoksa İnsan neden gülümserdi ki kar tanelerine.
Sayfa 106Kitabı okudu
Yarım Kalan Yanımdan
Biz şiirimizi karnımız tok olsun diye değil Yüreğimiz yok olmasın diye yazarız...
Sayfa 155 - (Yarım Kalan Yanımdan Eksilen Cümleler)Kitabı okudu
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.