"Pek az zamanı kaldı bu zora koşulmuş bedenimin
Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
Tüy, kan ve hiçbir salgıyı düşünmeden
Kesmeliyim soluğunu doğmuş olmanın!
Nasıl da biçilmiş kaftan ölüm
Bu solgun yürek için.
Sevinçlerle sevinçleri bağlamayan zaman bir
Bir boz köprü ve onun dayanılmaz gölgesi.
Yitiyor işte gözardı edilen bedenim
Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
Dost, ana baba ve hiçbir umudu düşünmeden
Doğramalıyım bu tiksinç vücudu beynimle!
Bilir miydim yaklaşan karanlığı daha önceleri
Son verebilir yaşamın benimki olduğunu?
Şendim, şendim ben
Kahkaham insanları ürkütürdü!
Zamanı azaldı artık, zorlanmış bedenimin
Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
Aşk, bağ ve hiçbir utkuyu düşünmeden
Kalıvermeliyim öylece kaskatı!"
O zaman güzel bir şeyler söyle bakalım; daha önce söylenmemiş sözler. Öyle çıldırasıya sevmek, uğruna ölmek, yürek parçalanması, vurgun yemişe dönmek, ilk bakış falan gibi saçmalıklar yok ama, tamam mı?
Kelimelere sığmaz, sayfalar sürer beni anlatmak
Ama ne kadar anlatılırsa anlatılsın
Yaşayan bilir beni, yaşamayan anlamaz
Ağırdır sevmelerim
Her yürek taşıyamaz
Büyüktür umutlarım
Her omuz kaldıramaz.
geçen sene okumuştum ilk iki kitabı, hiçbir şeyi unutmasamda tekrar en başından olayları yaşamak ve seriye öyle veda etmek istedim. okuduğum dönem dolayısıyla da yeri ben de ayrı olan kitaplardan. kurgu olarak ağır bir kitap ama Mutlu sayesinde sürekli espriye vurulduğu için daha çok eğlenerek okuyorsunuz kitabı. ilk yarısını okurken en ufak bir yerde bile duygulanıp ağladım beni çok etkileyen kitaplardan biri ya da benim aşırı duygusal olduğum bir ana denk geldi bilemiyorum. karakterlerle, en çok Helin ile yakından bağ kurdum, hepsinin acılarına ortak oldum ve aynı hisleri paylaştım bu yüzden ben de yerleri çok ayrı. hepsine üzülüyor, anlıyor ve çok seviyorum. seriyi sevmeyenler olabilir çok normal anlayabiliyorum, belki ben de puan kırabilirdim ama hiç içimden gelmiyor. kurgu güzel iyi düşünülmüş ve yaşananlar ağır, yürek burkuyor. yazarın kalemini de seviyorum gayet iyi, betimlemesi her şeyi tam ayarında. ikinci kez okuduğum ve her şeyi hatırladığım için olabilir sıkıldığım yerler oldu ama genellikle aynı hislerle ve aynı heyecanla okudum. bu türde okumayı seviyorsanız bir şansı hak ediyor diye düşünüyorum. illa ki kendinizden parçalar bulduğunuz bir karakter olacaktır, belki şimdi olmasa bile diğer kitaplarda çünkü hepsini zamanla daha yakından tanıyor ve geçmişlerine iniyoruz.
Ama
Daha derine, daha dibine İndiğini,
Taşları ayıklayıp köklere vardığını
Gördüğüm zaman;
Bildim ki,
Küçük bahçıvan
Senin yürek atışların da
Ellerin kadar
Topraktan;
Ve sen orada
Tâ başından beri senin olmuş bir şeyi
Biçimlemektesin;
Tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etme gücü, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilme sağduyusu ver.
Gelgelelim,
Beter, bize kısmetmiş.
Ölüm, böyle altı okka koymaz adama,
Susmak ve beklemek, müthiş
Genciz, namlu gibi,
Ve çatal yürek,
Barışa, bayrama hasret
Uykulara, derin, kaygısız, rahat,
Otuziki dişimizle gülmeğe...
Yürek! Onu unutacağız!
Bu gece - sen ve ben!
Sen verdiği sıcaklığı unutabilirsin -
Işığı unutacağım ben!
İşini bitirdiğinde, ne olur söyle
Ki hemen başlayayım!
Çabuk ol! yoksa sen oyalanırken
Ben onu hatırlarım!