Dikkat spoiler içerir.
Gazeteci Ahmet Kerim, bir gün beraber çalıştığı başkomiser Çetin Akın'dan bir telefon alır. Samsun'a tayini çıkan başkomiser, Bafra civarındaki Kızılırmak deltasında 15 gün içerisinde olan 3 tane ölümün şüpheli olduğunu düşünmektedir. Bir avcı, bir balıkçı ve bir kuş bilimci ölü bulunmuştur. Genelde de Kaan adlı
"Elinizdeki kitap,
Ömrünü; dünyanın birçok ülkesine dağılmış ve yurt özlemi içinde yaşayan Yahudileri Arz-ı Mev'ud kabul ettikleri Filistin'de toplayıp bir Yahudi Devleti kurma ülküsüne adayan Politik Siyonizm'in kurucusu Dr. Theodor Herzl'in Sayın Yaşar Kutluay tarafından yorumlanmiş anılarıdır.
Dr. Herzl bir Yahudi Devleti'nin mutlaka kurulması
davasına öyle bir inançla bağlıdır ki bu uğurda Sultan Abdülhamit'in en yakınındaki paşaları davasına hizmet etmeleri için paraya boğar; Saray'ı adeta rüşvetle satın alır. Dünya kamuoyunu harekete geçirir ve zengin Yahudileri bu hayalin gerçekleşmesi için seferber eder.
Herzl'in bütün çabalarına rağmen Sultan Abdülhamit'in Filistin'de bir Yahudi Devletinin kurulmasına rıza göstermemesi üzerine yine de ümidini kaybetmeyen Herzl bu defa Osmanlı'nın bir an önce yıkılnmasını hedefler. Bu uğurda Avrupa'daki Yahudi basınını Türkiye'nin aleyhine çevirir.
Dış borçlardan dolayı kıvranan Osmanlı'nın küllerinin arasından bir Yahudi Devleti'nin çıkacağına inanan Dr. Herzl'in, 1900 başlarında, gelecek elli yılda İsrail'in kuruluş haberini tüm dünyaya duyurması, ne denli ileri görüşlü bir
siyasetçi olduğunu ortaya koyar.
Yaşar Kutluay'ın hayatını ortaya koyarak çevirdiği bu kitap; layıkıyla okunup anlaşıldığı takdirde, ülkemizin bugünkü durumu ve Siyonizm'in gerçek hedefi çok daha iyi anlaşılacaktır."
(Yaşar Kutluay; Siyonizm ve Türkiye)
Sait Faik Abasıyanık'ın okuduğum ilk romanı. Açıkçası bende çok derin bir izlenim bırakmadı. Belki yoğunluktan dolayı çok fazla kendimi veremedim.
Kayıp Aranıyor daha iyi bir incelemeyi hak ederdi. İnsanın kaderi, yaşantısı içinde yaşadığı toplumdan bağımsız şekilde şekillenebilir mi? İnsanın kaderi toplumun şekline bağlı mıdır?
Kitaptan bahsedecek
25 Şubat 1907 yılında Gümülcine'de doğmuştur. Sabahattin Ali, İstanbul İlköğretim Okulu'nu bitirmiş Yozgat'ta bir yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, 1928 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Almanya'ya gönderilmiştir. 1930'da döndükten sonra Aydın, Konya ve Ankara ortaokullarında Almanca öğretmenliği, Milli Eğitim
Kitabı elinize aldığınızda bir çırpıda okunup bitirilecek bir kitap diyorsunuz. Lakin kitabın sayfalarını çevirdikçe beyniniz uyuşuyor ve insanlıktan utanıyorsunuz. Günümüzde giderek artan bu tarikat yapılanmalarının çocuklara verdiği zararlar artık başka bir boyuta erişmiş durumda. İsmail Saymaz'in yine keskin kalemi hakkı korkmadan savunması yine bir hayranlık değeri taşıyor.
Kitapta Aladağ, Ensar Vakfı, Adıyaman'daki iki farklı dava ve Diyarbakır'da meydana gelen yurt olaylarını tarikat ve cemaat içinde kalan çocukları, ailelerin çaresizliğini, o çocukların uğradığı istismarları, tarikat yurtlarında yanarak ölen çocukları kaleme alan gazeteci-yazar Saymaz insanlığımızdan utanmamızı gerektirecek bir araştırma yazısı hazırlamış. İç acıtan sayfalarla dolu kitapta insanlıktan nasibini alamamış insan müsveddeleri var.
Herkesin okuması gereken bir kitap kesinlikle tavsiye ederim...
Kitap pek az okunduğu ve bilindiği için kısa da olsa bir inceleme yazmak icap eder.
Âkif’le ilgili neşriyatın hatırı sayılır bir şekilde arttığı günümüzde, mektuplarının derli toplu bulunduğu bir eser olmazsa olmazdı. Kitap, bu boşluğu dolduracak mahiyette. 1930’lardan itibaren gerek yurt içinde gerek yurt dışında yazdığı mektuplar Âkif hakkında
Bu yazı yazıldığında ve 9 mu 12 mi olduğu bilinmeyen işçinin siyanürlü toprak altında kaldığında tarihler 13 Şubat 2024 tarihini gösteriyordu.
Efendim, bilindiği üzere kurtuluş günü 13 Şubat olan güzel Erzincan'ımızın küçük bir ilçesidir İliç. Geçerseniz önünden veya girerseniz bu kente, bir kapıya denk gelirsiniz. Roma'daki,
Biri Gırnata’nın Endülüs'ünden, diğeri İran'ın Kaşan'ından; biri Franco'nun şairleri daha 38'inde kurşuna dizdiği yerden, diğeri erdem ve haysiyet erlerinin Nasıreddin Şah'ın emri ile Fin Hamamında bileklerinin kesildiği yerden; biri Akdeniz'in zeytinliklerine yansıyan ay ışığıyla kelimelerin ruhlarındaki şiiri
Hababam Sınıfı ile tanıyıp adını duyduk.
Bu kitapta 1927-1991 Yılları arasında yazdığı şiirler var.
Kitap hakkında en az ve öz tanımı üstat
Sabahattin Ali anlatmış.
Halk Aşıklarının deyimiyle hadi okuyalım bakalım ne demiş?
YARENLİK
"Şair büyük mevzulara palavralı şeylere hiç yanaşmamış. Basit, gündelik hadiselerden, apartman kapıcılarından, kolculuktan yetişme bir memur olan babasından, sanatoryum arkadaşlarından, mahalle komşularından bahsediyor. Hemen bütün şiirlerin mevzuu, kendi küçük dertleri, arzuları. Ama hayret! Bunların hiçbiri sadece Rıfat İlgaz'ın dertleri değil. Hepsi, hepsi geniş bir kitlenin, bir insanlığın dertleri. Sosyal şiir nedir diyenlere bu kitabı göstermek lazım. Onun asıl kudreti, ferdilikten kurtulup cemiyetin malı olabilmesinde, kendi küçük dünyasındaki bütün şahsî meselelerin sosyal mahiyetini kavramasında ve bunları üçüncü şahsın bitaraflığı ile anlatabilmesindedir."
(
"Din, insan hayatının çok önemli bir parçasıdır ve psikologların bundan öğrenecek şeyleri vardır." s.9
“Yirminci yüzyılın en tanınmış İngiliz sosyal psikologlarından biri olan Michael Argyle’ın yurt dışında çok satan kitabı Din ve Psikoloji artık Türkçede! Kitap, din psikolojisi üzerine sıra dışı bir kitap olma özelliğini taşıyor. “Din, insan hayatının çok önemli bir parçasıdır ve psikologların bundan öğrenecek şeyleri vardır” diyen yazar, din kavramıyla psikoloji kavramını ayrı ayrı incelikle ele alıyor ve bu iki mefhumun kesiştikleri kaynak noktasına ulaşıyor. Birçok psikolog, sosyolog ve düşünürden alıntılar yapmasının yanı sıra ele aldığı konuları tablo ve grafiklerle şekil şekil gösteriyor. Psikologlar, ilahiyat öğrencileri, din psikolojisi üzerine çalışanlar veya dini derinlemesine anlama gayretinde olanlar için bulunmaz bir çalışma! ( Arka kapak tanıtım yazısı)