Bir insanı kurtarmak, bir babayı bir ızdıraptan uzak tutmak, bir annenin duyarlılığını gözetmek, büyük bir işi becermek anlamına gelmez, bu bir insanlık görevidir.
Mayıs ayı geldiğinde, kitaplığımın tozunu alır, raflarda yer açarım. Her yeni kitap, yeni bir dost, yeni bir yolculuk demek. Mayıs’ın taze havası gibi, kitapların arasından süzülen hikayeler de ruhumu canlandırır.
Yeni karakterlerle tanışmak, onların dünyalarına misafir olmak, her zaman heyecan verici. Mayıs, bu yeni arkadaşlıklar için en güzel zaman.
Bu ay, belki de hayatımın kitabını bulacağım. Belki de bir karakter, kalbimin derinliklerine dokunacak. Mayıs, umutların yeşerdiği, sayfaların çevrildiği, hikayelerin başladığı ay. Yeni kitaplarla dolu bir Mayıs’a hazırım!
İki koyunu kasaba, iki öküzü mezbahaya götürün ve ikisinden birine diğerinin ölmeyeceğini anlatmaya çalışın, koyun sevinçle meleyecek, öküz keyifle böğürecektir ama insanın, Tanrı'nın kendi görünümüne bir biçim vermek için yarattığı insanın, Tanrı'nın ilk, yegane ve en yüce görevi olarak yakınlarını sevmeyi dayattığı insanın, Tanrı'nın düşüncesini ifade etsin diye ses verdiği insanın arkadaşının kurtulduğunu öğrendiğimde atacağı ilk çığlık bir sövgüden ibaret olacaktır. Doğanın başyapıtı, yaratılışın kralı olan insanı kutlamak gerek!
Edmond, dört beş yıldır sadece zindancısıyla konuşuyordu ve bir mahkum için zindancı insan sayılmazdı; o meşe kapıya eklenmiş canlı bir kapıdan, demir parmaklıklara eklenmiş etten bir parmaklıktan ibaretti.
Dantes, hücresinin derinliklerinden yukarıda büyük gümbürtülere, gıcırtılara neden olan ama aşağıdan, gecenin sessizliğinde ağını ören örümceği, zindanın tavanında oluşması bir saat süren su damlasının periyodik düşüşünü dinlemeye alışkın bir mahkûmunkinden başka bir kulağın kolayca algılayamayacağı o hazırlık gürültülerini duyuyordu.
Canlılar dünyasında alışılmadık bir şeyler olduğunu tahmin etti: bir mezarda, kendisini ölü kabul edecek kadar uzun süredir yaşıyordu.